Bakma bana öyle durgun durgun
Yabancı gibi durma karşımda.
Biz seninle ilk kez baş başa kalmıyoruz
Yıllardır beraberiz.
Beraber oturduk çalışma masamızda,
Geleceksen çıplak gel bana
Bütün önyargılarından arın da gel
Bırak geçmişini
Bırak eskiye dair ne varsa
Bana bohçanı almadan gel
Ömür merdivenimi tırmanıyorum;
Otuzuncu basamak nefeslendiğim yer.
Senin için çıkıyorum bu yokuşları
Ya vur, öldür beni, bitsin bu keder
Ya da salıver gitsin tutsak kuşları
Dışarıda yağmur var
Yüreğim ıslanıyor
Üşüyorum
Sarılacak sevdam yok
Hasret yaralar beni
Verdim diyorsam bil ki sana vermişim yüreğimi
Ve gözyaşlarım taşıyorsa acılarımı gemiler misali
İlişiyorsa boğazımın boğumlarına hançer gibi
Demir atıyorsa ta ortasına göğsümün ıstırap
Bil ki suçlusu ben değilim
Yorgun dağları sarsan bir tank gibi geçti sevdan yüreğimden
Paletler altında çamur gururum....
Cennetten parça ülkem
Dağı da bizim yolu da bizim
Hür birakın bu milleti
Sağı da bizim solu da bizim
Dün gece seni andım üç-beş nöbetinde
Tüfeğim yüreğimin çivisinde asılı
Yıldızlar göz kırptı birden
Ve rüzgârı öptüm gözlerinden
Seni görmüştür diye
İniltiler, uğultular ve hisler
Ta kalbimden gelen manalı sesler
Ve aldığım mütemadi nefesler
Açlıkla kıvranan ruhumu besler
1988
Ben gurbeti unutmuştum
Doyduğum yerdi vatan
Eşim dostum aşiyanım uzaktaysa gam değildi
Sade bir ihanete yanardım
Kaybettiğim günleri anar ağlardım
Beni benliğime gurbet ettiler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!