Şehre bayram gelmiş benim neyime
Aylardır kapımı çalan bulunmaz
Gidemedim dostlarıma, köyüme
Yolları gözledim, gelen bulunmaz
Aşikardır, saklayamam yaşımı
Gün olur yar ile kalkabilirsem
Belki yaşamanın tadı da olur
Aşk ile yüzüne bakabilirsem
Belki yaşamanın tadı da olur
Çoban yıldızım doğarsa bir gün
Yalancı dünyamda kalmamış huzur.
Böyle yaşamaya mecbur muyum ben?
Zahirim mamur, gönlüm namamur
Tanrım! Yaşamaya mecbur muyum ben?
Ne yemenin tadı var, ne de içmenin
Saçları yılan yârim
Sevdası yalan yârim
Gittiğin günden beri
Bağımız talan yârim
20. 08. 2002
O beni sevmese de
Ben bu şehri sevdim...
Dışkapı’da başladı merhabamız.
İlk ikram pas kokulu sulardı,
Oysa benim terkimde bakire umutlar vardı.
Bir adam...
Çocukluğundan aklında kalan
Yediği dayaklar
Kara lastikli, yırtık çoraplı ayaklar
Ortaokul
Harap olmuş memleketim, enkazında itler gezer
Bu ne izmihlal ya Rabbi! Küfür kalkmış Hakk’ı
Perişandır benim yurdum, kan akar oluk oluk
Akan kanlar vadilerde tevhit yazar, şehit yazar
Ey Milletim, uyansana! Sıra sende, görmez misin?
Saatim on ikiyi çeyrek geçiyordu:
Sen gittin
Ardından aylar gitti
Mevsimler veda etti
Ayrılık canıma yetti
Gurbette gün saymak bütün nafile
Saymakla günler geçmez arkadaş
Altın kanatlarla bezesen bile
Ördek yükseklerden uçmaz arkadaş
Sen hayat diyorsun hayat perişan
Bana sevdiğini söyleme ne olur
Bana sevdiğini söyleme
Ya da kapa gözlerini yalanın bilinmesin
Bana sevdiğini söyleme
Sevsen titrer ellerin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!