Sen çiçektin ben kurumuş dal idim
Hoş geldin can suyum hayatıma hoş geldin
Sen yağmurdun ben susamış çöl idim
Hoş geldin can suyum hayatıma hoş geldin
Elin uzat ben dikensiz gül olam
Yirmi iki yıllık rüya gördüğüm
Çilenin sanatsız imarıyım ben.
Her gün yeni baştan yıkıp kurduğum
Binlerce hülyanın mimarıyım ben.
Ben ki yaşamaktan aciz bir insan
Oturmuş yol üstüne
Gözlerim dostu bekler.
Ben şefkate susadım,
Elime su verseler
‘Anam! ’ diyesim gelir
Benim onyedi yaşım olmadı
Ben kırk yaşımda doğdum
Kırkımda buldum kendimi
Deli olmadım, olamadım
Delikanlılık komşuda konuk
Çok eziyet verdim, kızmadın babam
Beni gurbet elde üzmedin babam
Kalbime düğümler dizmedin babam
Evimi barkımı özledim babam
Esen rüzgarlara sordum köyümü
Sen beni terk edince yandığımı sanmıştım,
Çünkü bana sevmeyi öğreten sendin gülüm.
Yazık ki inanmıştım, sana nasıl kanmıştım
Beni yakıp kül ettin, sen de tükendin gülüm
Önce bana “gel! ” dedin, sonra açtın arayı
Zaman yangınımı söndüremedi
Meğer ben seni ne çok sevmişim
Dostlarım acımı dindiremedi
Böyle sevdiğimi nereden bilirdim
Böyle sevdiğimi nereden bilirdim
Ben bu şehrin dağlarında bir ceylan gibi gezdim
Başımda bere yüreğimde sızı
Bir kartal gibi yaşadım yalnız ve mağrur
Kargalara aldırmadım
Hasret yüreğimde alev alev
Gözyaşımla attım şafağın çentiklerini
Çalışan elleri, gören gözleri
Verene kulluk gerekmiyor mu?
Her an tüm alemi, tüm yıldızları
Görene kulluk gerekmiyor mu?
1986 - Artvin




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!