Daracık, kaldırımsız yollarda
Senden arta kalan anıları arıyorum
Karabasanlar çöküyor içime
Tutmaz oluyor dizlerim
Ağlıyorum...
Sevdin beni ihyâ ettin, bendimi aştım
Sırrını serdin önüme, zevke ulaştım
Zerresinden şifâ buldum, arşı dolaştım
Cân içinde sermest oldum da tabulaştım
Nefsimi sardın ki bütün, aşk-oburlaştım...
Neden bunca şikâyet, bunca serzeniş
Neden kalbinde bu hummâlı titreyiş
Göz yaşı mı bu, yoksa kanlı serâb mı
Hani, üzmezdi seni... en iki yüzlü
Ve hâîn, beklenmedik... hiç bir terk ediş
bir ömür boyu
kuytuda, loş, daracık bir dükkânda
bakır dövdü, çekiç salladı...
şekil verdi, emek verdi, ömür verdi bakıra
bakırı adam etti
o; öyle derdi...
Uçup gidiyor ilâhî zaman sonsuza doğru, kolsuz, kanatsız
Sükût içinde suâl ediyor dil-beste olmuş kadîm şarkılar
Dolaşırken gökkubbede ruhlar vecd ile sessiz, elsiz, ayaksız
Sesini arar şimdi kâse-i fağfurda bîzâr eski fasıllar
Sanki geçmişi arıyor duvarda asılı şu sahipsiz resim
Bunu adı yok
Hiç olmadı...
Aşk mı... masal mı... rüyâ mı...
Güneşi yok yaz gibiydi
Yapraksız sonbahardı...
İnan ki söylemek içimden gelmiyor
İstemeden dökülüyor dudaklarımdan
'sen...beni terk etmelisin! ... '
Bu tehassür, bu keder artık bitsin...
Son defa öpüyorum yanaklarından
Bilmelisin...
Seni düşünüyorum
Her an aklımdasın...
Bir cam fânus içindesin...
Sanki hep oradasın
Tek başınasın...
Taraflardan biri sen olduğun için;
- bu aşk doyumsuzdu -
gerçek olduğu kadar da saftı, temizdi
ve,
doğaldı...
Hiç öyle sevgiler tatmadım
Gün gün büyüyen...
Çünki,
Sen yoktun, aşk yoktu, hasret yoktu
Bir, gölgem vardı ıssız kaldırımlarda
Benimle yürüyen...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!