Bir gün,
Bir yerde ansızın
Üstüme sıçrarsa ölüm
Bil ki,
O an tek düşündüğüm
Sen olacaksın...
Tebdîl-i aşkta ferahlık vardır Ferâset! ...
Hani, tebdîl-i mekân gibi...
Anlıyor musun?
...........
Ah Ferâset,
Ben,
Ne gün saydım, ne heves tuttum
Adımlar attım doğru, yanlış...
Arada bir günahkâr da oldum
................................(Allah affetsin! ...)
Kaçmazdım aslında
Bu kavgadan kaçılmazdı...
Elimi-kolumu bağlayan çok şey vardı ama
Tek senin gözyaşların oldu
Kolumu-kanadımı kıran
Tutunamadım...
Bir nefes kâm almak için geldim dünyaya
Soluk soluğa kaldım da koştum yoruldum
Dört mevsim var dediler ki daldım rüyâya
Görmedim üçünü amma yandım, kavruldum
(06 Kasım 2005)
İçimi ısıtan o tatlı bakışlar
Dudaklarımda sanki ılık nefesin
Koşarcasına geçen ürkek adımlar
Önüme düşüyor savrulan eteklerin
Dalgın, mütebessim ve biraz mahzûn
Tut ki
Senin dediğin oldu ve
Biz ayrıldık...
Ne olur? ...
Sen, sarı eylül;
- sonbaharın şarkısı -
Sen, melânkoli;
- sarının en acısı -
Elinde bir demet başak;
- başaklar ki sonbaharın tanrısı -
Aşkı elinden içtim
Umulmadık bir anda
... susuz - yorumsuz...
Gözünden vurdum onu
Velâkin,
Kalpten vuruldum...
Ben sana deliler gibi açım
Her zerremle sana muhtâcım
Tutunacak bir dalım olmaz
Sen bana el vermezsen eğer
Özrümü, kabahatimde ararım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!