Gelenler gitmekte, ağır, ağır.
Umutsuz gözlerle bakarsın, gidenlerin ardından.
Bir mahkuma benzeyen duruşunla,
yüreğinde kasvet, duygularında siyah bulutlar.
Soğuk rüzgarlar esmekte, üşüyen yüreğine.
sığındığın bu yerde, birkaç yaşlı, birde sen.
Sahildeyim bu gece.
Hayli zaman hasret kaldığım, bu sakin yere,
Barışmak için geldim, geceden.
Gönlümü esir alan umutsuzluğu, arkada bıraktım.
Belki de bıraktığımı sandım.
Kurban olam dağına, bulutuna karına,
Benden selam söyleyin, bizim ele turnalar.
Hasret kaldım aşına, düğün, dernek, barına,
Benden selam götürün esen yele turnalar.
Hem yoksul, hem cahildik, geçim derdi diyerek,
(dua)
Fecrin huzur deminde, dönerim semah diye.
Her gün yeni bir umut, yeni bir sabah diye.
Esvabım lime lime, yırtık beremde sitem.
Neyleyim üstü başı, gönül dünyamda elem.
‘’Adaleti saraylarda değil, yetiştirilen neslin düşüncelerinde hâkim kılınız.’’
Mehmet Macit
istanbul’da bir ilan.
uzaktan küçük gördüm yaklaştıkça büyüdü.
dikkatlice okudum,
Hastanenin acil kapısına doğru bir ticari taksi hızla yaklaştı.Şoför kendi kapısından acele inerek arka kapıyı açarken diğer kapılardan birinden bir erkek, diğer kapıdan da yaşlı bir kadın indi. İnenlerin fakir ve bakımsız oldukları her hallerinden belliydi.
Şoför koşarak hastane kapısından içeri girerken;
-sedye sedye…
diye bağırıyordu.Biraz sonra iki görevli elleriyle ittikleri sedyeyi arabaya yaklaştırdılar. Arabada genç bir kadın feryat içindeydi ve yavaşça doğruldu. Kollarından tutanların yardımıyla sedyeye bindi. Ardından hastaneye doğru götürüldü. Genç kadın hamileydi, belli ki sancıları tutmuş acı çekiyordu.
Yanındaki yaşlı insanlarda hasta ile beraber telaşlı bir halde hastaneye girdiler.
Hastanede görevlilerden başka kimseler yoktu. Onlarda uyur uyanık oturuyorlardı.
(Karadeniz’e sesleniş)
Yıllar önce sözleşmiş, anlaşmıştık seninle.
Buluştuğumuz bu günde, yosun kokuları içinde,
Dalgalarına el sallayacak,
Üçümüz bir arada kumsalının koynunda, yan yana olacaktık.
aydınlık her gün karanlığa koşarken,
senli umutlarım da karanlıklara dalıyor,
geçen zaman içinde.
yüreğimin derinliklerinde yanan ateşin,
küllenir oldu.
kalbime resimlenmiş o güzel yüzün,
zaman denen meçhulde,
silinirim aklından.
kalbinde saklı sırlar, küflenir yavaş yavaş.
hece hece düşerim, sayfaların içinden.
anılar arasında, silik izlerim kalır.
ayın şavkı yansırken suların üzerine,
Hafifinden başlayan ılık meltemler,
Parlayan güneş, deniz üstünde yansımalar.
Isınan kumsallar.
Dost kaldığım sahillerde, kalabalık insanlar.
Uzun zamanlar, dertleştiğim kıyılar, bensiz kalırken,
Dostlarım gelenlere kalacak.




-
Perihan Pehlivan
Tüm Yorumlarmerhaba, Mehmet bey sizi yeni kurduğum**Gönül pınarından süzülenler** grubuma davet ediyorum buyurun. sevinirim hayatınızı okuduğumda aynı yerlerde gezmişsiniz aynı hava ve suyu paylaşmışız. selamlar