ah be güzelim,
seni nasıl da özledim.
düşümdeydin...
yağmurun ve güneşin renklerine
sarılmış tatlı bakışlarınla
maceraların sonu yoktur
her adım kıyımdır aslında
ve kaçıştır düşülen yollar...
tarihe dipnot kalırız şimdi
belki de yakındır efsane
Asıl hasretlik yakınadır.
Berrak ırmakların kıyısında
Susuzluktan bitap düşmek gibi.
Ellerin uzanır da suya
Su, okunmuş hazine
Su, bir düşman bedduası.
Yaşamak en çok silmeye benzemiyor.
Harf oyunlarının küfürbaz çağrışımlarında,
Kaybolmuşla silinmişin farklı evrenlere açılan
İntihar mektupları olduğuna inandırdı,
Denizlere kavuşmayan karanlık soğuk gölde,
Yumurtalarını bırakmak için dağlara tırmanan
Bir duruşun bir gülüşün var
Anlatamam şimdi, utanırım
Durmuşsun öyle güzel
Sonbahar ayaklarına kapanmış
Görürüm bir ince hüzün dolanır saçlarında
Anlatamam şimdi, üzülürüm.
o, çocuk.
yaramazlık yapıyor
dikkat çekmek için.
sense gürültü çıkarıyorsun ha bire
öfkeni göstermek için.
Yok/luğun, yapım eklerinin ihaneti
bilenmiş hançerler gibi sözlüğümün kalbinde.
Ve sızısı derinlerde çağlayan sesinin
yoksun bıraktığı bir başka faciadır susuşun.
Şarkıların hüznüne bel bağlayıp dilyaşı döken.
Kirli, katil buhurlar buğularken
Hazirana açılan bir kapıdan,
Yaşamın yüreğine dokunan pencereyi,
Sesini taşıyan serçenin gölgesi
Usul usul uçup yırtıyor karanlık perdeyi.
Unutulmuş yalanlarımız sarmış hayatımızı
Kıymık gibi batmış yüzler.
Sana dokunmak için uzandığım her sefer
Jiletler tırmalamış rüyalarımızı.
Yüzündeki o küskün keder, her fotoğrafta
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!