susar, kalem de susar
sararan mevsimlerin yaralarını
sadece susanlar hatırlar
susar, mevsimler de susar
adressiz şiirleri taşır yağmurlar
Ardından izlerken yenilmiş savaşçı yürüyüşünü
Elimdeki ağırlığı hissetmekten bitap düşmüşüm.
Oysa ben, savaşı bile unutmuşum.
Kendimle olan ahdime sadık durup,
Tüm barış anlaşmalarına sığınmıştım.
Taşı parçala, harcımız kan ve keder
Yok hüsrandan başka yolumuz.
O ilk bedduada yıkılışı duvarın
Tomurcuklanan altın tepelerde.
Kargalar koro çıkışlarında
peynir taşırken tilkilere
Okyanusların toprağındayım nicedir. Bir tusunami ile kıyıya vurduğumda bazılarının çöküşünün benim doğuşumu muştuladığını bilmiyordum henüz.
Yalnız ve kederli bir mehtabın bin yılını saymış, fırtınaların öfkesini izlemiştim. güneşi hayallerinde büyütmüş, onun hayaliyle ısınmıştım. Ve seslerini duymuştum onların. Samanyolundan seraplarla ilerleyen kralların. Yüzümde iskenderin sikkeleri, atlasın korkunç canavarları yanı başımda ve uzak iklimlerin yağmurlu kokuları sarardı ıssızlığı...
Dirilmeliydim, saplanınca karaciğerime hain belki kadim belki merhametlinin kılıcı. Bekledim, bin yıllar aktı geçti yüzümün kırışıklarından.
Kalbim, feryadımın yükseldiği yerde yine
ne olur zamanı değil, şimdi tekleme
sana doyumsuz bir öykü getirdim
hevesi çalınmış bir ozanın,
aşkından bihaber bir çınarın.
İki arada bir derede
sular eski sular değil artık.
göğüs kafesimde çırpınan o kuş
şimdi kanayan bir aşkın kalbinde.
sandığına sığındığım bir otogar,
Günahkâr parmakların, intihar etmiş ruhlar üzerindeki izlerini arayan dedektifin hazin yolculuğu başlarken,
günlüğünden…
Sözün kıyılarında intihar eden imgelerin
Mezar taşlarına yazılacak ağıtlar topluyorum.
Zoraki büyütülen hüzünlerin, satılığa çıkarılmış;
sayıklayarak uyanıyorum gecelerdir
adını görüyorum duvarlarda belirsiz
nakış nakış işlenmişsin her bir yere
en eski şarkılardan en kadim sözlere
mahir değilim baş edemem bu kederle...
Davetsiz bir rüya anımsatıyor
Derinlere, en derinlere gömdüklerini.
Uyanıyorum,
dudağımın ucunda buruk bir gülümseme.
Sebebini sorana nasıl anlatılır,
çirkin yeraltı ölüm tanrısı
afrodit kılığında içiyor zamanı.
gözlerinin içine bakanı taşa çevirecek
medusa, yar suretinde
doğuyor acemi aşığın kalbine.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!