Bombalar dönüştü nefret seline,
Afgan dağlarında çözüldü buzlar,
İpek gelinliğin sarmış beline,
Birer volkan sanki Afgan'lı kızlar.
Yer ve gök sarsıldı, tutuldu güneş,
Kara günü Ankara’nın.
Feryat feryat, duman duman,
Göz göre göre yanmanın,
Kül olmanın, yası bugün.
Kara bahtımızın günü,
Milleti ahmak sayanın,
Allah, cezasını versin.
İftira, yalan atanın,
Allah belasını versin.
Halkıma cahil diyenin,
Yalçın kayaların eteklerine,
Serpilmiş, yolların dert ve çilesi.
Baktıkça dağılır, camilerine,
Her minarede bir şehzade sesi.
Gül koncası elma, dallarda salkım,
Bitmiyor, bitmiyor bu elem neden?
Bu gözler benim mi? Bu ayna ve sen;
Şöyle bir bakıpta bir şey söylesen,
Bitmiyor, bitmiyor bu elem neden?
Neden, başımdaki bu zonklamalar?
Neyin aydınlığıdır, parlayan o, yüzünde?
Nurdan bir ışık sanki, yanıyor gözlerinde.
Kutsal tevhit sancağı, dalga dalga saçların.
Yanaklarında açmış, çiçekleri baharın.
Duyulan,
Kırılan zincirlerin sesiydi,
Turuncu mavi sarmaş dolaş,
Bu gece düğün gecesiydi.
Sadece tıkanan yollar mı idi açılan?
Andırın'da bir kale, Meryem Çil demişler adına,
Yol boyunca bu kaleler
Andırın, Göksün, Afşin, Elbistan'a kadar.
Meryem Çil,
Masal bu ya, belki gerçek belki değil.
Kale komutanının,
Maraş seni canım gibi severim.
Anam, babam, emmim yatar kabrinde.
Seni anlatırım, seni överim.
Sen de bir yer ayır bana kalbinde.
Bilirsin uğruna nelerden geçtim.
Avradın dırdırı goca (koca) azdırır,
İntile eyleyip candan bezdirir.
Deli eder diyar diyar gezdirir,
Akil olmayana, yol mu dayanır?
Oyalı şeş ile örter kekilin,
Bütün çocukların bir araya geldiğimizde hep beraber şiirlerini tekrar tekrar okuyup seni sevgi,saygı,takdir ile anarak seni ne kadar özlediğimizi bir kez daha anlıyoruz. Sana hasretimizi anlatmaya kelimeler yetersiz kalır.Mekanın cennet olsun (cennette olduğuna inanıyorum) babacığım.
BABACIĞIM, SENİ ÇOK ÖZLÜYORUZ. RUHUN ŞAD, MEKANIN CENNET OLSUN, İNŞALLAH.