İşçiyiz biz
Madenci
Mevsimlik ırgat
Kağıt toplayıcısı
Duvar ustalarıyız
Yavrularımız var
Bu aralar verimsizim
Sadece bir şeyler alıyorum
Ekmek gibi su gibi
Bir o kadar da sevimsiz
Pespaye bir adama dönüştüm
Halbuki engin dağların zirvesinde gezerdim
Sizce nedir kanun?
Bizce egzotik bir mağara tavanından damlayan berrak bir zerreciğin
Taşı oyması gibidir o kanunun tınısı
Birde kanun yapıcılar vardır dünyayı yöneten
Musiki dünyasıdır bu cemiyet
Ötekileri boşver
Bu kapı gönül kapısı
Çekinmeden gir içeri
Sahibi yok yok tapusu
Gecikmeden gir içeri
Özde ki sır bedendedir
Cana ruhu verendedir
Kural yok şiirimde; imla yok, nokta yok.
Kuralsızca yaşanan duyguları kalbime, ordan da kağıda neşrederim.
Tiz bir keman tınısı ve bir kelebeğin o ince tınıyla ahenkli raksını düşlerim; rüzgarla uyum içinde
Düşlerim hep, Dünya'nın düzenini ve fizik kurallarını
Belki de düzensizlik üzerine kurulu, bu kaotik yapı
Aslında metafiziğide pek umursamam.
Ali bahçesinin mahsun gülleri
Susuzluktan kurmuştu dilleri
Ahlar olsun, lanet olsun Yezid'e
Kerbela çölüne düştü kanları
İnsan olan böyle cana kıyar mı ?
Nasılsın dünyanın en kötü kadını
Unuttun mu tenimin o tuzlu tadını
Dağa taşa ya da bir kağıda değil
Ruhuma yazdım ben senin adını
Feryadım karlı dağlar eritsede
Nedir buranın hâli böyle
Ne kadar da benziyor aşıklar çöplüğüne
Olmuyorsa olmuyordur kardeşim
Zorlamaya, zorbalığa ne hacet
Ceketini, cebine koyduğun mektupları, mektupların içine sıkıştırdığın sevgi öpücüklü kurumuş gülleri
Hüznünü ve göz yaşınıda alıp gitmesini bileceksin
Onlar ki genç öldü
Ve gülüşü hep yakışıklı kaldı Denizin Yusufun Hüseyinin
Mahirin bıyıkları bir bıçak gibi kesti
Yobazın bakışlarını
Çocuk Erdalın yürüyüşü titretti hakim beyi
El etek öpmedi Ahmetler
Bana rakı içme diyorlar
Bu nasıl olacak peki ?
E içsende bari sulandır diyorlar
Yarim gelirse eh belki belki
Ahh bu hasretlik
Sen ne menem bir şey mişsin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!