hiç ölmeyecekmiş gibi geçtik tarladan
dolu başaklara kanarak
doyasıya içtik çeşmeden
bir nefes soluklanmadan
katıla katıla güldük taşkınlıkla
hiç ölmeyecekmiş gibi
Bir bir daha iki,
İki iki, eder dört,
Tik tak da tik tak
Kalbim çarpar pat pat
Akrep yelkovanın peşinde,
17 aylık bebekti adı
n.b ya da n.n.b...
vesaire
her neyse
bildiniz canım
iki ya da üç harfti işte onu anlatan
paranteze alınmışım
sağım solum kapalı
beklerim kurtarsın diye
soylu bir kahramanı
çarpanım yok ki
kırayım zincirimi
bende parelenir yalnızlığın
yalnızlığın bende yapayalnız kalır
bir hazinem var dostlarım
gelin onu size de anlatayım
hayatı geçmiş pek çileli
sırtında her zaman deri yeleği
beyazı çok
siyahı az sakalı
Sakin bir sabaha kim hayır der ki
Şair iniltisi varsa geceden
Çocuklar düşerken rahimlerden bir bir
Anneler bedenlerine tutsak
Beton ölü çocuklara esvap
Babamın elbiseleri bir yetimin sırtında
abcd alfabenin başı
ab, anan baban
cd, ceddin
ab yolunda köstektir sana geçmişin
cd’ye kaydedilmemişse de şanlı tarihin
ab’nin hafızasına kazınmıştır cesametin
meneviş rüyalarda bulurum kendimi
akasyalar sallarken beşiğimi
yeşil ceviz yapraklarında pinekler
ateşböcekleriyle dertleşirim
koca çam’ın altında
ne de dertliymiş meğer şu ateşböcekleri
Merhaba,
İnternette dolaşırken rahmetli Hikmet ağabeyim ile ilgili yazdığınız şiiri okuyup duygulandım. Sizinle mesajlaşmak isterim.
Fahrettin Kurşunoğlu