çıplak hasta
yemeği tasta
yüreği yufka
düşleri yafta
hem de bu yaşta
çok mu telaşta
ey şehirlerin güzeli
ey gönüllerin sultanı
Eba Eyyüb'ün yatağı
ey hakerenler diyarı
seyyahların rüyalarını süsleyen sihir
böyle mi karşılayacaktın beni
ölümden korkanlar güldürür beni
bir de faydasız evhamlar
olasıya dair
gece kadar gündüz kadar
bir o kadar
hakikat olarak
ölümün kollarında dansetmekti beni yoran,
kolluyorduk birbirimizi her an,
bir boşluğu gözetmekteyiz koşulsuz,
gergin bedenimse huzursuz mu huzursuz,
ruhsuz, fahişe sokaklarında yitirdim cesaretimi bu şehrin
falezler gibi dövünürken zincirleriyle yoksulluğun,
ve sen geliyorsun ya
gövdenle değil
tüm benliğinle giriyorsun dünyama
suskun dil
ağlayan göz
kırık kalp
bırakıp gittiğin günden beri birtanem
yok geçen bir an ki
yakmasın yüreğimi
kalmadı elde tırnak
başta saç
gözde damla
bir dülger hüneriyle
genç dağları eskittim sularda
yeşerdi elimde bozkırlar
yıldız serpiştirdi gökyüzü saçlarıma
gözyaşıyla öpüştü nehir
ıslak bir martının kanadında
namazsız ezan
ezansız namaz
bir perdedir hayat
açıl ve kapan
aldanma zamana
vakit çok sanma
nargile tütününde aradım senin kokunu,
bal yapan arının gözlerinde,
rengini gözlerinin
kaldırımdan düştüğümde,
senin yumuşaklığındı,
parke taşlarına tercih ettiğim,
damarlarımda senin akışın
dilimde senin şarkın
özlemek mi desem, hasret mi?
kan şerbeti içtiğim
kokun belli belirsiz burnumun ucunda
maltada dolaşırken adım adım
Merhaba,
İnternette dolaşırken rahmetli Hikmet ağabeyim ile ilgili yazdığınız şiiri okuyup duygulandım. Sizinle mesajlaşmak isterim.
Fahrettin Kurşunoğlu