Kendimi illegal bir sürünün haylaz kuzusu sanmıştım.
Göz yaşlarım iki kaş iki göz aralığı kadar yakınıma damlıyordu.
Gece ilerledikçe, başımı yasladığım bir hasır yastığa, sevda türkülerini söyleyip, ağladım da, ağladım.
Dinlemek için adını defterimde sakladığım, o eski türküler bile beni teselli etmiyordu.
Gel gör ki.
Sen geleceksin diye, yollarını cahilliğimin rengine boyamadım mı.
Hep sevda çiçeklerini bir bir goncasıyla dalında bırakıp, gitmedim mi.
Sırf sana meyletmişim diye, dönüp kimseye bakmadım Ki.
Gülü sevsem
Yaprak döker gazele dönerdi.
Leyla sevsem
Mecnun oldu, düştü dağlara derlerdi.
İnan ki.
Ne adam gibi sevmeyi tadabildim
Ne de bir güzele, çiçek verebildim.
Anlıma sürülen kara bir leke mı
Gönlüme vurulan bir hançer yarası mı.
Eğer şahsıma kesilen bir ceza olursa
Ben davacı olurum derdimden, feleğe.
Şimdi.
Söyleyin o Mecnunun Leylasına.
Ömrümü, sevdasına ziyan ettiğimi
Daha duasını yeni yaptığım
Fakat kalemini hiç kırmadığım,
Çok yeminler kaldı avucumda
Bugün silmeye başlasam bile,
Dört mevsim, silinmez de silinmez.
Nihat Kuruyer 3
Kayıt Tarihi : 4.6.2025 22:30:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir de bağrı yanık türküleri
dinlemeye takatimiz yeter mi?
Asla ve kat'a..
Ne yaparsın? Emrolunana uymak
zorundayız. kaftan kime göre
biçilmişse giyecek olan da odur.
mal kimin ise tasarruf edecek de odur.
Güzel olmuş o güzel yüreğinize sağlık.
TEBRİKLER SAYIN KURUYER
TÜM YORUMLAR (1)