Ne büyük servet idi, şafağın kızarması,
Kızaran simâsına, şöyle bir baktı gönül,
İffeti temsil eder, kızarıp-bozarması,
Önüne baktı ama, içine attı gönül.
Bir zaman saçlarını, çiçekler karıştırdı,
Kokusu demetlerle, dost edip barıştırdı,
Bir deniz bekliyorduk. Duvara çarpıp ölmesi gibi
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem
Devamını Oku
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem