Uzun Sırt” dağlarına karşı büyütülmüş çocukluğum,
Toprak damlı evlerin karanlık odalarında
Gaz lambasına sıkıştırılmış anılarımla dolu.
Hatırlarım hâlâ çobanı olduğum kuzunun meeleyişini
Hatırlarım, annemin tandırda pişirdiği ekmeğin kokusunu.
Çabuk evirildi çocukluğum, gençliğime yüksek bir ovanın köyünde.
Gündüzleri sokaklarını kovaladığım toprak caddeler
Geceleri heybesinde yıldız dağıtan
Dedemin masallarıyla geçti zaman.
Şimdi ise sözcükleri asıyorum birer birer
Annemin renkli mandallarına.
Koca adam diyecekleri
Belki de istemeyeceğim şu anki “beni”
Kim büyüttü?
Dedemin masalındaki Memo mu? Dağlar mı?
Toprak damlı evin, şefkat kokulu annesi mi?..
Büyüdüm yöremin insanıyla, acısıyla…
Yöre halkı bilir;
Dağların sırları olduğunu
Rüzgârın bir şeyler fısıldadığını
Suyun günahları yıkadığını
Ve her gün ölmeyi iyi bilir,
Öldürüldüğünden. (Ölüm yakın geldiğinden)
Masal gibi gelip geçti zaman.
25 yaşına gün sayan gençliğim,
Kopmak üzere olan ipin üzerindeki tespih
Gibi saçılmak üzereydi nezarethanelere.
Rüya dedim kendi kendime,
Rüya değilmiş.
Uyandım ki,
Çıplak bir gerçek adliye koridorunda
Karşımda şakası olmayan
Temeli ‘ADALET’ yazılı devletin,
3. Ağır Ceza Mahkemesi ve yargısız yargıçları…
Konuştular, çizdiler ve yazdılar beyaz kâğıtlara.
Kâtibin daktilosundan tuşlar fısıldadı o gün kulağıma.
Tüm ömrümü bir saate sığdıran daktilo
“Tek kullanımlık hayatının kara bulutları var” dedi
Durdum ve tek kullanımlık cümle sarf ettim;
“Kara bulutların ardındaki maviliğe göz kırpıyorum”
Deyince
Hükmü kara olan her şey
Mavinin hikâyesine döndü.
*Uzun Sırt Dağları, Hakkâri/Yüksekova’da.
Velat AçarKayıt Tarihi : 29.7.2020 19:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kendi hayatım..

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!