Sen baktığın zaman,
Gökyüzü mor çiçeklerle kaplanıyor.
Güneş kayboluyor, sevgilim...
İçim serinliyor,
Ama üşümüyor dünya.
Gülüşünle, gök gürültülü sağanak sesi...
Açılır gül goncası gözlerin,
Görmeye bir âmâ gerek.
Kapanır gözleri görenlerin,
Görmeye kapalı göz gerek.
Kapanır ardıma kapılar,
Kara bir hüzün var içimde
Şehir bitap hazan biçimde
Ağaçlarda yaprak dökümü
Sevmedim hiç böyle ölümü
Almaya gelin beni bulutlar,
Sevmeye gelin, sevilmeye,
Yâr göz kırpar aynalar,
Işığında sönsün yıldızlar.
Ben onu çok seviyorum,
Dağlar gibi patlarcasına,
Hemde çok seviyorum,
Çıldırmış deliler gibi,
Ama çok seviyorum,
Çarpışan trenler gibi,
Dönüyor dünya beraberinde saatler
Takvimler pervasızca dökülse de
Zaman ayaklara demir pranga
Geçmiş, yorgun çocuğa sığınak
Geçmiş saatlere akrep
Saz oldum aşığa sevgili
Tel tel vuruldum boyuna
Gönül bir lahza görmeli
Sev bari gerek incitmeli
Görem bir kere yüzünü
Yine yoksun ve ben yine yalnız değilim
Yokluğun bile güzelse, varlığını ben bilirim
Çok seven şair vardı yirmibeşbin kilometreden
Çok uzak yerlerde yaşayıp birbirlerini görmeden
Farklı yarım kürelerde yaşayıp giderken
Aynı gök mavisini bile paylaşamazken
Ayrılık şarkısı çalıyor şehirde gülüm
Hüznü sarmış mehtap ışığında ölüm
Sinmiş üstüme yokluğun mis kokusu
Çıkmaz sokaklarda sensizlik korkusu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!