Niye küstün, ay yüzlüm bakmaz oldun,
Dağlara selam veren güller gibi soldun,
Bırakıp gitme, içim olmuş kor odun,
Kapını çaldım beni niye kovdun.
Yeşil döküldü yine
Siyah beyaz kağıda
O kırgın ilk mevsime
Küskün sarılar bahçesine
Haziran her atışta
Arada çiçek bırakır
Bir kadın tanıdım
Yıldızlar durağında
Onu tanıyana kadar
Kendimi tanıyamadım
Onu tanıdıkça tanıştım
Benle, ayrılıkla, yalnızlıkla
Rüzgar saçlarını dalgalandırdığı zaman,
Ben saçlarına dokunur gül takardım,
Saçların yüzüne, gözüne dağıldığı zaman,
Ben öpücükle boynuna kuş gibi konardım.
Büyü karanfil sevda yüklü büyü
Büyü karanfil heves dolu büyü
Nefes verir sana rüzgar nefesini
Nefes verir belkide son nefesini
Güneş olur ısıtır can yerinden seni
Güneş olur can terinden yıkar seni
Tak eder canına sevgili
Can katar canına sevgili
Gül olsa canına dikenli
Kül olsa canına ipekli
Bekler gelmeni bir divane,
Olmuşum derdinden pervane,
Gönül aşık olmuş şivene,
Olmuşum beyhudeye avane.
Dökülse boynunda sırma saçları,
Boyun eğer fulya tarlaları,
Çevirse başını bir baksa,
Kalem kaşıyla kalbimi çalsa,
Gönlüme girdin boynu zarif,
Olamaz kelimeler sana tarif.
Ayrıldık diyemem bir araya gelmeden
Gitme ölünmüyor seni bir an görmeden
Adı ayrılık demekmiş ölümden beter
Kavuşmakla dinmez belki ölümle biter
Şimdi aklımdasın yine yalnız değilim
Sana değil yokluğuna kaldı özlemim
Haykır, dilsizsen bile sesin duyulsun.
Çığlık, gökte kartal misali duyulsun.
Okuyan yoksa la ilahe illallah,
Kubbeye karınca çıkışı duyulsun.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!