Mahmut Tuğrul Ağsu Şiirleri - Şair Mahmu ...

Mahmut Tuğrul Ağsu

Belki de;
Öncesi olmayan,
Görülmemiş duyguların bilinmezliği
Kurgusuz hayallerdeydi şefkat
Susmak;
Kimi zaman

Devamını Oku
Mahmut Tuğrul Ağsu

Sor


Benim sevdamı çağlayan nehirlerden dinle,
Dağlarda patlayan, volkanlardan?
Yüreğimdeki isyankârlığımın sor eşkalini,

Devamını Oku
Mahmut Tuğrul Ağsu

Ademoğlu’nun dalından koparılmış ümidin son nefesinde, bir nefistir bu hayat.
Yokluk, imkânsızlık, çaresizlik; fukara bir serkeşliğin derdestliği…
Eli kolu bağlı, ayakları kanlı; gözleri çaresizce Uzanacak bir yardım eline muhtaç.
Bağıramaz; bağırsan ne yazar, duyan olmaz. Herkes kendi halinde.
Ama o yinede, iyi bir baba olma yolunda gayretkar
Hep mücadele, hep mücadele…

Devamını Oku
Mahmut Tuğrul Ağsu

Hayata dair bir türkü dolanir dillerde
Dert verir efkardir kimine;
Kimi yasam bulur can olur yureginde

Bir türkü dolanir dillerde
Derde ortak güden,teselliler veren

Devamını Oku
Mahmut Tuğrul Ağsu

Göz alabildiğine uzanır, lâcivert bir hicran,
Yalnızlık, omzuma asılmış eski bir buhran.
Mazinin gölgesi, sessizce düşer yüzüne,
Her adımı bir sır, kederli düşüme
Semâ mahsun bir anne gibi,
Evvelce ağlamıs, artık susmuş gibi

Devamını Oku
Mahmut Tuğrul Ağsu

Hızır Saati

Gece, üç zifiri karanlık,
Bir rüyanın kıyısında sallanıyor saat.
Zaman, küflü bir ekmek gibi ufalanıyor avuçta,
Ya da paslı bir musluktan damlayan su gibi,

Devamını Oku
Mahmut Tuğrul Ağsu




Koltuk dar, gece suskun,
Sığmayan bir uyku var üzerimde, serseri,
Bedenim yamuk bir cümle, eksik, tarumar,

Devamını Oku
Mahmut Tuğrul Ağsu

Gelmişinden/Geçmişine

Dilimde dünden kalma şarkıların,
Eksik notalarından çıkma küfürler,
Sövgüler yığılmış üst üste,
Gelmişine geçmişinedir isyanlarım,

Devamını Oku
Mahmut Tuğrul Ağsu

Bakmak, derinden
Derinden maviliklere
Gözlerine bakmaktır.

Mahmut Tuğrul AĞSU

Devamını Oku
Mahmut Tuğrul Ağsu

Gözyaşı, kalbin en derin yerinde açılan yaralara sürülen görünmez bir merhemdir. İnsan bazen kelimelerle anlatamaz derdini; boğazına düğümlenir, nefesi yetmez, sözcükler dağılır. İşte o an gözyaşı devreye girer. Dili sustuğunda kalbin dili olur, sessizce akarak insanın yükünü hafifletir.
Yüzden süzülen her damla aslında içteki fırtınaların habercisidir. Gözyaşı, kalbin karanlık odalarına düşen bir ışık gibidir; acıyı söndürür, ruhu yumuşatır. Yüzün kıvrımlarında gezen o damlalar, kirleri değil; kibri, kini ve kırgınlığı temizler. Yüzdeki her damla, kalbin “ben hâlâ insanım” diye haykırışıdır.
Gözyaşıyla yıkanan yüz, çölün ortasında yeşeren bir çiçek gibidir. Ne kadar hırpalanmış olursa olsun, damlanın değdiği yerde umut filizlenir. Çünkü gözyaşı acıdan doğar ama ardında arınmışlık bırakır. Bir annenin evladına ettiği dua gibi, bir sevgilinin vuslata kavuşma arzusu gibi saf ve içtendir.
Bazen gözyaşı, en derin duaların taşıyıcısıdır. İnsan ellerini açamaz, kelimelerle dua edemez belki, ama bir damla gözyaşıyla bütün kalbini Rabbin huzuruna sunar. O an gözyaşı, hem kalbin merhemi olur hem de yüzün temizleyicisi…
Gözyaşını akıtabilen insan, kaybetmemiştir; aksine kazanmıştır. Çünkü gözyaşı dökmek, zayıflık değil; kalbin hâlâ canlı, hâlâ sevebilen, hâlâ umut edebilen bir kalp olduğunu gösterir. Ve işte o yüzden, gözyaşıyla yıkanan yüz, her zaman en temiz, en duru, en insanca kalan yüzdür.

Devamını Oku