Islık
Derinden derine bir ıslık çal,
Hüznün melodisi olsun dudaklarında,
Mahalle aralarında yankılanan eski bir türkü gibi,
Yarım kalmış cümleler, unutulmuş notalar gibi,
Kadının Adı: Vatan
Kimi zaman dağ başında mermi taşıyan bir ana, kimi zaman erkeğinin arkasında dimdik duran bir eş, kimi zaman da tarlasında evladına ekmek yetiştiren bir emekçidir Türk kadını… O, bazen Nene Hatun olup Erzurum’un buz gibi ayazında düşmana karşı taşla sopayla savaşan, bazen Halide Edib olup meydanlarda haykıran, bazen de Kara Fatma olup cepheye silah kuşanandır.
Yıl 1919… Anadolu yanıyor, yüreklere düşman postalı basıyordu. Erkekler cephedeydi ama geride kalan ocakların dumanı dağılmamıştı. O ocakların içinde dimdik duran, gözünü budaktan esirgemeyen kadınlar vardı. Onlar, vatanı sadece bir toprak parçası değil, bir ana rahmi gibi kutsal bilenlerdi.
Karın Fısıltısı
Kış, kentin sırtına beyaz bir ceket giydirir;
Eski bir masaldan düşmüş gibi, her sokak köşesi bir kartpostal olur.
Üşüyen sokak lambaları, titrek bir şiir okur karanlığa;
Işıkları, rüzgârın ellerinde titreyen bir mum gibi dalgalanır.
KÜRT KARDEŞİM
Benim diğer yanım, varlığıyla içimi ısıtan, yokluğuyla karanlıklarımı derinleştiren kardeşimdir.
O, dağların doruklarında rüzgârla yarışırken, göğüslerinde tüm Anadolu’nun direncini taşır. Tıpkı Urfa’daki çiğdemin ilkbahar güneşiyle açması gibi, sen de içimde umutlarımı yeşertirsin.
O, sırtında Torosların yüksek yamaçlarını taşırken, gözlerinde bu toprakların geçmişini ve geleceğini barındırır.
Velhasıl Kardeşim, sen, toprağımın derinliklerinde filizlenen sevdanın en saf halisin.
Kelam baş göz üstüne, muhabbet gözler
Gözlerden ırak, küskün geceler
Huzursuz buhranlar, bela başın dargınlığına cereyan
Saygıdan eğik ,selamdan ırak, titrek dizlerin kahrı
Göz bebeğinin güldüren sevdasına,
Kondurur son buse,sarı yakan lebleri.
Rakı bardağını uzatırken,
ellerimde bir zelzele titrekliği
sanki dökülen ben oluyorum,
dudaklarımın arasından süzülen bir "of" gibi.
Titrek ellerim, bir ağıt taşır,
bütün geçmişim, o ince camda yankılanır,
Türkliük kandır, damarımda
Vücut olan vatan toprağında
Ankara'da atar kalbim sen diye
Bir çocuk, toprağa bırakılmış bir tohum gibi, sevdayla filizlenir.
Anne, gözleriyle dokundu mu evladına, dünya o vakit susar, biraz huzur öğrenir.
İstediğimiz, çocuklar ölmesin; analar, ağıtlarla değil, ninnilerle ses versin geceye.
Mahmut Tuğrul AĞSU
"Ülkemde bundan böyle erkekler ve kadınlar halaylarla aynı safta omuz omuza,zılgıtlarla barışı kutlayacaktır"
Yalnızlığın Frekansı
Düşüncelerim, eski bir radyo frekansı gibi,
Cızırtılı bir sesle beynimi deliyor.
Kulaklarımda geçmişin uğultuları,
Unutmaya çalıştıkça daha da derinleşiyor.
Yılbaşı Umudu
Gece yarısı, saat eski bir masal anlatır,
Bir yıl dökülürken; düşer umutla sabır.
Sobalı evlerde üşüyen eller,
Bir tas çorbanın buğusuna hayal ekler.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!