TÜRKMEN BEYİM
Bir şivan düşmüştü ülkenin başına
Memleket gitmişti uçurum ağzına
Ramak vardı kalenin yıkılmasına
Ne bir melek ne bir şeytan,
Uğruna perişanım perişan.
Çıkardı beni baştan,
Uğruna perişanım perişan.
Bitmeyen işkenceydi,
Bilmem ki gücüne gider mi mevlamın?
Aklımı başımdan alır gözlerin.
Zemheri ayazında şubat karında,
Beni baharlara salar gözlerin.
Tek değerlisi şu fani dünyanın,
Unuttum sanmayın bu olanları,
Unutmadım, unutamadım, unutmam.
Sözü dost özü düşman olanları,
Unutmadım, unutamadım, unutmam.
Yüzüme karşı benim ile gülenleri,
Aldanma dünyanın gülen yüzüne,
Gün gelir sırtını döner sevdiğim.
Hele bir geçsin ömrünün baharı,
Dizlerinin feri söner sevdiğim.
Dönünce tersine çarkı hayatın,
Sevdim seni;
İki göz aralığında,
Bir kaçamak bakışta.
Akşamları sen giderken;
Pencerede kalıp ardın sıra bakmayı sevdim ve
Daha sen köşeyi dönmeden seni özlemeyi.
Ne kötülük ettim ki böyle
Başımı öne eğdirdiniz siz.
Bir ufacık sevgiydi istediğim
Gönlüme çile değdirdiniz siz
Dünya malından değerliydi tek tırnağınız
Tut elimden gönül, kalkta gidelim,
Hak'ka varamazsak yolda ölelim,
Turnaları seyran edip gülelim,
Gülemezsek ahu-figan edelim.
Ne anladık dosttan uzak bu elde,
Sen gidince,
Geride bir sarı sonbahar kaldı
Birde kurumuş, yaprakları dökülmüş gül dalı
Geceleri ayaz bastı,
Sabahları kırağı.
Bir uğultu düştü kentin tam ortasına
Yıldızlara dalıp kaldım bu gece
Yalnızlığım olmazdı sen olmasaydın
Gözlerim bulutlarla yarıştı durdu
Yüreğim yanmazdı sen olmasaydın
Bir anlamı olurdu yeşilin, mavinin




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!