Göller, ırmaklar, denizler,
Yazın bir başka güzeller.
Çünkü; insanlar etrafında,
Piknik yapar, balık tutar,
Kavurucu sıcaklık olduğunda,
Kendilerini serin suya atar.
Çocukluğum geçti, derelerde, dağlarda
Çalıştık, çabaladık, bahçelerde, bağlarda
Sebzelerimizin, ne hormonu vardı, ne de suni ilacı
Ne kadar lezzetliydi, biberi, domatesi, patlıcanı
Hele bol domatesli tahrana aşının yanına,
Meşhur Seki turpunu doğradın mı,*
Önceden mahallede herkes bilinirdi,
Akşam olunca mehleye gidilip, gelinirdi,
Milli oyunlar oynanıp, sohbet edilirdi,
Apartmanlar onu da aldınız elimizden
Ayırdınız bizi özümüzden..!
Yaşlılık,
Ah şu yaşlılık
Ne kadar zor geliyor,
Elden ayaktan düşüp,
Çoluk çocuğa bağımlılık
Hayatın ahirinde zoraki,
Ben bir çocuk, ben bir öğrenci
İmrenirdi bize yaşlısı genci.
Çünkü, mutlu bir yuvamız vardı,
Anne baba paylaşırdık sevinci.
Ama birden dünyamız yıkıldı.
Kabına sığmayan annem,
İlkokul, ortaokul, lise,
En önemlisi üniversite,
Unutmayalım, birde KPSS
Siz ey çocuklar ve gençler,
Çalışarak yoruluyorsunuz,
Ya biz büyükler,
Yıllar sonra,
Bir arkadaşımdan mesaj gelmiş
Mesajında:’’hayat beni yordu’’ demiş,
Ve eklemiş:’’bilirsin ben içkiye müptela idim,
Eşimin, çocuklarımın başına hep bela idim
Eşim dayanamadı evi terk etti,
Deprem bölgesine,
Çadırlar kurulmuş sıra sıra,
Üşümesinler diye dağıtılmış soba
Kaç çocuk can verdi çadırda yana yana
Bu da ayrı bir afet türü, ayrı bir facia
Sorumlusu afetler mi, afetzedeler mi,
Cenaze selası,
Sizi bilmem amma,
Beni alıp götürür uzaklara
Hele birde müezzinin sesi
Yanıksa, Ağla babam ağla…
Ne zaman bu sesi duysam,
saatin pillerini çıkardım,
zamanı durdurayım diye
duvar takvimlerini yırttım,
tarihleri unutayım diye
telefonu sessize aldım,
ses duymayayım diye,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!