Taşına toprağına nice selamlarla uğurlandın
Gel gör ki bu toprak susuzmus
Salıncağında sallandın uyudun
Ana beşiği daha sıcak bir mezar
Ne bir taş olabildim ne de toprak
Ne mendil bulabildim sallayacak
Kıyameti yaşadın
Ararken doğruyu bu şehirde
Sallandın yıprandın ey gönlüm
İnsanlık var sandığın yüreklerde
Şimdi biçarelerdesin
Ne farazi ne fizanım
Gurbet ile sıla arasında kopan bir dalım
Yeşilliklerin arasında Balkan'ın tam ortasında
Kendi yağında kavrulan bir hanım
Şar Dağı'nı aldım sağıma
Bir hata payın var deseler
Aynı hataya düşerim yine
Doğru olduğuna inandığım
Ne çok hatalarım oldu benim
Bir kırlangıç kanadı çırparak
Yabancı bir fotoğrafta bir an
Taze yıkanmış hatıralarımı diziyorum
Annemin öğrettiği gibi astım
Önce beyazları, büyükten küçüğe
Renklileri hizasında
Sanki birileri ölçüp tartacak gibi
Ama tarttılar gerçekten
Mazinin içinde dağ, bu günün habercisi
Geleceğin muamma, yarına kim sağ kala
Ahire giden yolda, ok yayın nişancısı
Bu kavi duruşuna, kalkan olsun müptelâ...
Ey zemheri karanlık, yıkma ümidimizi
Kabuslarımı
Sandıklara sakladım
Güveler yemeden açayım
Halimi soranlara
Iç güveysinden hallice işte
Üvey kardeş duygularım
İnsanı en çok saflık yorar,
Geçmişe dönüp bakınca
Sararır resimler ve solar daha çok
Bir tek kendine yetemez
Önce doğum sancısıyla başlar kulluğu
Eğriydi düzdü tartarlar bedeni
Ağlamadan güldürmezler yüzünü
Dışında başlayan sancılar
Kafesinin içinde can bulur
Yaralarımızı sarmayı bırakıp
yaralarımızdan beslenmeye
başladığınızdan beri dargınız ...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!