Leyla adlı bir başkası geziyor olmalıydı ...

İlyas Kaplan
1370

ŞİİR


16

TAKİPÇİ

Leyla adlı bir başkası geziyor olmalıydı gecelerde

Bir akşam olmalıydı.
Yaz aylarında kavurucu etkisinden uzak
nazlı güneş, sağ salim evine yollanmış
semalarda yankılanmış, akşam ezanları
oyundan bir türlü usanmayan çocukları
güç bela sokaktan toplamış anneleri
ayağı nasırlı terziler ayakları ağrıya ağrıya,
bacakları varisli berberler bacakları sızlaya sızlaya,
yorgun ama keyifli
oflaya puflaya evlerinin yolunu tutmuş…

O birkaç güzel insan
kendi evinde toplanmış
etli pilav
kuzu kavurma yiyebilir olmalı
ayran içebilir olmalı

Ve derken
Leyla ile Mecnun nasıl tanışmışlar,
bunu o kadar derinine bilmezken,
tanışmalarını, ayrılıklarını,
Leyla’nın çölde Mecnun’u araması gibi
ikisinin yıkık bir viranede yan yana oturup
birbirlerini tanımadan bakışmaları
konuşulur olmalı

Öyleydi, aşıktılar gerçekten.
Yanıyordular ateş içinde
gençliğin doğurduğu bu büyük aşkı
dizelere dökmek,
insanın hayali, yürek yangısı olmalı
O tür bir yangın olmasa
sözü incitmenin, duyguları kanatmanın,
gönülden geçenleri ifşanın
ne gereği olsun ki?

Öyle ya
aşkın ucunu bir kanatmak lazımdı,
artık rahat rahat
yürek yangıları harlatılabilirdi,
Ve dahi Mecnun varsa
elbette bir Leyla var olmalıydı
daha doğrusu Leyla adı altına gizlenmiş
bir gönül yarası,
bir başka taraflara bırakılmış kavuşma,
dile gelmemiş gençlik sevdası olmalıydı
uzak bir hayal,
kaybedilmiş bir dua
hepsinden öte kabulleniş var olmalıydı

Meçhul kayıp limanın
hangi denizlerde olduğunu bilinmesinin de imkân yok.
Çöllerde ne işi vardı Mecnun’un
bir arayış mıydı o yolculuk
Mecnun’un ancak adı vardı
Mecnunluğun sebebi neydi
yok oluş isteği mi?
düştüğü çöller mi,
“bir dem belâyı aşktan kılma Cüdâ beni”
deyişi mi?

Öyleyse şayet
o nasıl bir kaybetme kabullenişiydi ki
kendi sevdasının ana iklimine dönmek yerine
Leyla’yı, şimdi bulunduğu çöle,
birlikte yanmaya çağırıyordu?

Mecnun kisvesi altında
yollara düşüyor
kendi çöllerinde kavruluyor,
kendi mesafelerine yanıyor.
Kayıp Leyla’sını çağırıyor,
belki de ondan özürler diliyor olmalıydı

Hiçbir güzel o kayıp meçhul kadar güzel olamazken
Leyla adlı bir başkası geziyor olmalıydı gecelerde
güzellik göğünün hurşidi olup
yerdekileri yakıyor.
Derken yolları tükenip
Mecnunluk adında
yeni bir mecraya açılıyor olmalıydı
Eski vadinin aşılacak dağı kalmamış,
aşılamayacak bambaşka bir dağ koyulmuş
olmalıydı yerine

Han odalarında
mektep sıralarında,
cami avlularında
sakalı yeni terlemiş delikanlısından
terütaze fidanına deyin.
Mezar yolu gözleyen ihtiyarından
ezan saatini bekleyenlere
kalemin sıkıcı saatlerine mecbur ve mahkûm şairlere
gönül gözü aşka körleşmemiş herkes
ama herkes
Mecnun’un aşkını konuşuyor olmalıydı …

Mecnun olmak istiyor kalpler,
Leyla arıyor gözler.
Genç kızlar karamsar;
biliyorlar Leyla kendileri,
çöl de var düşülecek ama
o Mecnun nerede?

Varsa bile hangi aşk sözleriyle seslenecekler de
Mecnun’u unutturacaklar titrek kalplerine,
hangi şarkıyı terennüm edip de
rakip olacaklar o çaresiz yakarışa?
Suyu içilen çeşmenin mimarından,
ekmeği yenilen fırının ustasından,
sütü içilen koyunun çobanından,
mutlu kim vardır
Mecnun olmaya namzet
şu yalan dünyada?

Elbette
yüreğinin ifşasının ilgi görmesinden,
kurduğu hayalin
uzun zamanlarının yoldaş bulmasından
mutlu olacak.
Bir de gönül var olmalıydı
hesabın içinde elbet
o nasıl teselli edilecek;
kim, unut artık maziyi diyecekti?

Gönül hangi sözü duyup da susması gerektiğini,
Leyla adıyla coştuğunu,
eskinin tekrarı da olsa yazılan her şiirin
aslında yeni olduğunu,
şimdi olmasa bile
yıllar sonra bir başka şairin
o itibarı kendisine sunacağını öğretecekti elbet?

Ne diyen çıkıyor
ne de gönle rıza göstermeyi öğretiyor aşk
Nihayet isyan ediyor gerçek âşık
“Âşık-ı sâdık menem
Mecnun’un ancak adı var”
O bir hayal yalnız,
Leyla’nın ismini gölgeleyen bir perde.
Varsın o da Leyla namıyla bilinsin..

redfer

İlyas Kaplan
Kayıt Tarihi : 10.8.2025 15:19:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!