KUŞ ŞİİRLERİ

KUŞ ŞİİRLERİ

Bayram Kaya

27-]Aslında alanın eğimi zorunludur. Siz, öyle anladığınız için o alan eğimi öyle devinmez. Siz var olan bir devinme ve ilişki girişmesine; rast gele anlam ifade ediyorsunuz.

Var olan devinmeye sizlerin yanlış anlamla eşlemeniz, ilinek olacakla bu eğim üzerine biner. Siz sanırsınız ki o anlam, o inanç şekliniz o alan eğiminin bir zorunluluğudur!

Yani kuşlar, siz kuş dediğiniz için uçmazlar. Kuşlar zaten uçmakta. Ama sizin uçmayı yerde yürümekten ayıran bir tanımlamaya ihtiyacınız varsa, tüm uçuculara kuş demeniz veya yılan demenizin o uçma ile hiçbir etki sel ilgi bağıntısı yoktur.

Kuş tanımınız; o uçma eylemiyle ve uçma eylemini yapan varlıkla eşleşir. Eşleşme öznel bir ilinekse bağ kavramdır. Bu eşleştirme isim, sizin bir şeyi ve o şeyin özelliklerini; o eşleşen şeyle çağrıştırır olma öğrenme, hatırlama gibi sembol simgelerinizdirler.
..

Devamını Oku
Rıfkı Kaymaz

Avcılar bir kuş vurdular:
Beyaz beyazdı kanadı.
Ve çırpındı, uçamadı.
Beyaza kan dondurdular,
Ama kimse anlamadı.

Ah beyaz kuş, beyaz kuş!
..

Devamını Oku
Sedat Hünker

Candan seveni seçmek gerek eş
Her kuş hep aynı yurdu yurt tutmaz
Sevmeli canan mecnunla özdeş
Her kuş hep aynı yurdu yurt tutmaz

Sadık kalmaz bol cananla cana
Yolcu pek çok var yolludan yana
..

Devamını Oku
İsmail Topkaya

Bana kuşları anlatmayın
Ben bir kuş gibi yaşadım çünkü;
Bir kuş gibi uzak durdum kötülüklerden
Bir kuş gibi sevdim
Bir kuş gibi yalnız kaldım
Muhtemelen bir kuş gibi de öleceğim
Ürkek
..

Devamını Oku
Yusuf Önder Bahçeci

Kuş gribi, kuş gribi dediler,
Yumurtayı kırıp paketlediler,
Reklam için afiyetle yediler,
Kuş gribi de geçip gitti.


Dışardan gelen darıdan mı,
..

Devamını Oku
Fevzi Günenç

Deliceler: 36 KUŞ KULESİ

Kızlar konardı başına
Ben konardım başlarına kızların
Kuş muydum, neydim? ..
Ne yazık ki artık
Kuş değilim ben
..

Devamını Oku
Osman Balkıs

Hayat bir cümledir çoğu kez yarım kalır
Yarım kalır sevdaya dair tüm türküler
Kırılır kanatlar içimde bir kuş ölür
Kuş kızıl akşama varmadan ölür

Bir kanat kabristanı ruhum uçsuz bucaksız
Sükutu kalbimde nabız nabız duyulur
..

Devamını Oku
Meral Meri

Niye yırtınıyorum,yaşamak için niye?
Bir kuş gibi özgür değilim ki
Bir kuş gibi ağaç dallarım yok ki
Bir kuş gibi,gibilerim de yok ki benim
Niye yırtınıyorum,yaşamak için şimdi niye?
Bekliyordum da ondan; bir gün onunla olmak için
Bir kuş gibi yani...
..

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

SERÇE'NİN ÖLÜMÜ


Bir baba ve çocuğu parkta yürüyorlardı. Çocuk şımarıkça babasını çekiştiriyordu. Ne görse almak istiyor, babası da onu hiç kırmıyordu.
-Ben biricik oğlumu üzer miyim hiç!
Her istediğine kolayca ulaşan bir çocuğun nasıl doyumsuz olacağını ve büyüdükçe ya bencil ya da en ufak bir sorunda mutsuz, asabi olacağını düşünmüyordu bile.
Çikolata, dondurma oyuncak derken, çocuğun gözü yemyeşil dallara konan-kalkan güzel kuşlara takıldı. Babasının çocukluğunda yaptıklarıyla ilgili anlattıkları aklına geldi;
..

Devamını Oku
Gürsoy Solmaz

özgür kuş gibiyim kanat çalarım
sevgiyle hallenip uçanlardanım
özgür kuş gibiyim, sevgiyle varım
sevgiyi sevgiyle ananlardanım

Özgür kuş gibiyim engin yerlerde
Özgür kuş gibiyim gel beni görde
..

Devamını Oku
Kemal Alkan

Bir kuş uçtu baktım ardından,
Bir kuş uçtu,
O uçtu, ben baktım ardından.

O kuş hep uçtu,
Bakakaldım ardından.

..

Devamını Oku
Hikmetullah Yetkin

ANLATMAK İSTERSİN BAZEN GARİP DUYGULARINI
AMA BİLMEZSİNKİ SEN DUYGULARA KÜS DUYGULAR SANA KÜS
UZAKLARA GÖTÜRÜR HAYAT SENİ
KAYBOLURSUN UÇSUZ BUCAKSIZ BİLİNMEYEN TENHALARDA
BOĞUŞURSUN NEMLİ HAYAl SIZ KELİMELERLE
ANLATMAK İSTERSİN AŞK ŞARABININ EN MATEM YERİNİ
AMA BİLMEZSİNKİ SEN DUYGULARA KÜS DUYGULAR SANA KÜS
..

Devamını Oku
Ahmet Sargın

SİMURG ATEŞİ ANTALYA DA YAKILDI

Yozgat’tan Ahmet Sargın, Kayseri’den Ali Özkanlı, Nevşehir’den Ayşe Paslanmaz, İzmir’den Birgül Sevil Tekinay, Ankara’dan Gülay Altınsoy, Tokat’tan Hasan Akar, Manisa Soma’dan Mehmet Metin Baş, Samsun Bafra’dan Süleyman Altunbaş, Antalya’dan Şafak Nur Yalçın ve Gaziantep’ten Zekeriya Efiloğlu, “ BEN DEĞİL BİZİZ” diyerek bir araya geldiler. Eserlerini “SİMURG ATEŞİ” Şiir kitabında birleştirerek şiir severlere sundular. Edebiyat dünyasında yeni bir ses yeni bir nefes olmanın gayretiyle ayrı ayrı şehirde olmalarına rağmen 10 şair bu birlikteliğin ilk ateşini yakmak üzere de 18 Ocak 2014 Cumartesi günü Antalya Kaleiçi Karatay Medresesinde buluştular. Bu buluşmaya Yozgat’tan Araştırmacı gazeteci yazar Yozgat Şairler ve Yazarlar Derneği Başkanı hemşerimiz Ahmet Sargın da katıldı.

Türkiye'nin 10 bölgesinin başarılı şair ve yazarları Antalya da. SİMURG ATEŞİ -Zümrüdü Anka Kuşu Şiir Seçkisi 'nin en güzel örneklerini sunmak üzere Kaleiçi Karatay Medresesi'nde sanatseverlerle buluştular. Projenin isim babalığını yaparak çalışmalara start veren Antalyalı Şair Şafak Nur Yalçın'ın ev sahipliğini yaptığı programa çok sayıda şiir sever, bölgeden katılan şairler, Eski Burdur Milletvekili Yrd. Doç. Dr. Süleyman Coşkuner’ katıldı. Ayrıca Antalya Yozgatlılar Derneği Başkanı Ali Barış Yıldırım Yönetim Kurulu Üyeleri Rıza Bardakçı, Ünal Şafak, İl Dernekler Müdürü Kadir Kaygusuz, Dernek Eğitim Ekibi Başkanı Yusuf Özcan, Şair Yazar Afife Demirtaş ve Yozgatlı Sanatçı Mami, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı İl Müdürü Nevzat Özer de katılarak Sargına başarı dileğinde bulundular.

**********
..

Devamını Oku
Yusuf Tuna

Çiçek açan dallara konuyorum,
Gönüllerde uçuyorum kuş gibi.
Güle nağme okuyup sunuyorum,
Gönüllerde uçuyorum kuş gibi.

Sakın sevdaya değmesin nazarım,
Havaya çıkar etrafı süzerim.
..

Devamını Oku
Ozan Lütfü Yıldırım

Gözlerin gözümden kaçırıp durma
Küs müsün yar bana küsün bana mı
Uzaktan uzağa hiç beni sorma
Küs müsün yar bana sesin bana mı

Yakıp şu sinemi yeter dağladın
Kestin yollarımı kestin bağladın
..

Devamını Oku
Kerem Yüce

Yaralanmıştı; beklemediği bir anda gelen telefon ve karşısındaki ses ona şuana kadar tatmadığı bir yarayı tattırmıştı.Artık sevmediğini söylüyordu karşısındaki ses ve böyle bitmesi gerektiğini,son sözse ''herşey için teşekkür ederim'' olmuştu.Bu onun ayrılıktan aldığı ilk darbeydi,kabullenemedi ama tek bir kelime de düşmedi dudaklarından.Çünkü böyle bir anda ne diyeceğini hiç bilmiyordu.Telefonu kapattı ve kapatmasıyla duvara fırlatması bir olmuştu.Çöküp kaldığı koltuğunda öfkeyle karışık gözyaşları süzülüyordu gözlerinden.''Değmezmiş,etrafımdakiler çok haklıymış'' diye kendini avutup unutmaya çalıştıkça daha da çok hatırlanırdı unutulmak istenen insan,ona da aynısı oldu.İki gün geçmişti ama hala aynı yerdeydi; aynı öfkeyle sarsılıp gözyaşları döküyordu.Farklı,bugüne kadar yapmadığı birşey yaparsa herşeyi unutacağına inandırmıştı kendini.O esnada televizyonda gördüğü belgesel beyninde yeni bir düşünce oluşturmuştu.Hem tanıdıklarıyla karşılaşmayacak,bu karşılaşmada kimse onu hatırlatacak soruyu sormayacak hem de beyninde patlayan o acı kahkahadan kurtulacaktı.Hemen odasına çıkıp valizini topladı,dedesinden kalan av tüfeğini duvardan indirip temizleyip omuzuna taktı.Yola çıkma zamanı gelmişti.Bu yolculukta bahçelerindeki Pen adlı köpeği ona eşlik edecek ve kıştan kışa uğradıkları dağ evine yerleşeceklerdi.Yola çıktılar,dağ eteklerine vardıklarında ilk işi Pen'le birlikte ormanın içine girmek olmuştu.Avlanacaktı,avlanırken artan adrenalininde boğulup herşeyi unutacak ve yeni bir sayfa açacaktı hayatın içinde.Gökyüzünde iki kuşun dans eder gibi yanyana uçtuğunu gördü ve doğrulttu tüfeğini gökyüzüne.O ağaçlardan sekip ormanın yamaçlarında patlayan sesin ardından Pen hızlıca koşmaya başladı ve bir süre sonra Pen ağzının arasında bir kuşla geldi ama henüz canlıydı,üstelik siyah çizgili gövdesinde ne bir kan lekesi ne de bir saçma deliği yoktu.Şaşırmıştı; Pen'in yerde gördüğü ilk kuşun üstüne saldırdığını ve alıp geldiğini düşündü ve ormanın içine doğru ilerledi çünkü o kuşlardan birini vurduğunu görmüştü.Dikkatli dikkatli sağına soluna bakıyordu ufak adımlarla ilerlerken.Gerçekten de başka bir kuş görünmüyordu etrafta,arkasını döndü henüz bir iki adım atmıştı ki sağ elinin üzerinden sıcak birşeyin parmaklarına doğru süzüldüğünü hissetti.Bu kandı,çalıların arasından geçerken dikenli bir bitkinin elini yırtmış olabileceğini düşündü.Önce sağ elini inceledi ve sonra diğer elindeki kuşu yere bırakıp sol elini...İki elinde de hiçbir çizik,yaralanma izi yoktu.Başını havaya doğru kaldırdığında gerçekle karşılaştı.Biraz önce vurduğu kuş yaralanmış bir şekilde dalların arasındaydı ve o kan lekesinin sebebini ararken yere bıraktığı diğer kuş ta uçup yaralı kuşun hemen yanına konmuştu.Kendi ayrılığında öfkeyle taşan gözyaşları bu sefer sebep olduğu bir ayrılık için acıyla taşıyordu gözlerinden.Htasını anlamış ve o kuşun ölmemesi için dua ediyordu.Ağaca tırmanıp yaralı kuşa ulaştı,biraz önce bıraktığı kuşsa acı haykırışlarla tepelerinde uçuyordu.Eve geldiler; neyseki kanadından vurulmuştu şanslı olduğunu hissetti ve yaralı kuşun kanadına pansuman yapmaya başladı.
Bir hafta olmuştu; her gün pansuman yapıyor sabahları uyanır uyanmaz yaraladığı kuşun yanına gidip kanadının durumuna bakıyordu.Onuncu günün sabahı kanat sesleriyle uyandı.İyileşmişti ve kanat çırpıyordu,hiç bir sabah bu kadar keyifli kalktığını hatırlamıyordu.O kadar sevinçliydi ki hatasını telafi edebilmenin verdiği o keyifle mutluluk şarkıları söylüyordu.İyileşen kuşu avuçlarının arasına alıp bir öpücük kondurdu gagasının üstüne.Bu öpücük yaptığı büyük hatayı affettirebilmek içindi.Kapıya doğru yaklaştı ve aralayıp balkona çıktı.Artık uçma vaktiydi,son kez gözlerine baktı,özgürlüğün parıltısı yaraları iyileşen kuşun gözlerine çoktan yansımıştı.Tam bırakmak üzere avuçlarını gevşetmişti ki ilerideki çatının üstünden gelen kanat sesleriyle irkildi.Bu oydu; vurduğu kuşu kamufle etmek için kendini feda eden,siyah çizgili kuştu.Demek ki günlerdir o ilerideki çatının üstünde nöbet tutup beklemekteydi.Her şeyi unutmak için çıktığı bu yolculukta herşeyi yeniden hatırlamıştı ama bu defa gülümseyerek.Sevgisinin gerçek karşılığı olan adresi doğru tutturamadığını anlamıştı.Elindeki kuşu bırakmasıyla o iki kuş yine yanyana geldi.Öyle güzel uçup gidiyorlardı ki ilk gördüğü günde olduğu gibi dans edercesine,yanyana.İçeri girdi valizini topladı eve dönme vakti gelmişti.Kaçmasına gerek olmadığını düşündü.Ne kadar yara aldığının ve çevresinin onu hatırlatmasıyla çekeceği acının çok küçük olduğunu bir kuşun sayesinde farketmişti.Dönemliydi; sevgisinin gerçek karşılığı olan adresi arayıp bulmalıydı çünkü hem yaralayan hem de yaralanan acı çekiyordu ve bir o kadar da yaraları sarmak için ümitsizce bekleyenler..İnsanın aldığı yaralardan çok karşısındakinde açtığı yaralar canını acıtırdı ve bu yüzden insan korkularından,hayal kırıklarından kaçtığını düşünürken aslında hep kendisinden kaçar hep kendisini yaralardı...
..

Devamını Oku
Tevfik Mengüllüoğlu

Bana başka birşey sorma!
Özlemlerimin raylarını döşüyorum kaç zamandır.
her adımda bir parçasını düşürdüm hasretin.birazdan düşlerimle dolu vagonların sesleri gelmeye başlar.Bacasından tüten özlemlerimi görecek koklayacaksın,yüreğin son istasyonum olacak belkide ve ben farkında olmadığım bir hızla görmediğim güzlere gideceğim,Şu küf ve is kokulu bakışlarımı görüyor musun? yarım kalan bir ressamın resmiymiş meğer,Dona kalmış bakışları resmini çizerken,Bir karayel toplasın raylara takılan hasretimi,Ben gelirken yeni özlemler bestelerim sana yaklaştıkça çoğalır,kuş olur uçar yüreğim,sevdalarla kuşatılmış bir şehrin limanında yelkenli olurum yüreğin deniz soluğun poyrazım olur, ressam uyanır güneşi boyamaya başlar, sen baktıkça yüreğin kabarır dalgalarınla beni sonsuz mavilere taşırsın,Yüreğin okyanusa,soluğun fırtınaya dönüşür,bense alabora olup bir eskicinin rıhtımına savrulurum,benden arta kalan eski püskü anı ve hayal kırıklarıyla geçimini sağlıyan eskici,yüzüne baktığımda bana denizi gösteriyordu denize baktığımda beni bekleyen yelkenliyi! beynimin bilinmeyen coğrafyasında bilmediğim yollara çıkıyorum,çıktığım bütün yollar gök kuşağı nakşeden bir nakkaşın gözlerine gidiyordu,,Kuş olup uçuyorum yine, Özlem damlamaya başlıyor gözlerimden her damla bir kuş olup uçuyor sana; biliyorum gelen bütün kuşlar renklerini senden alacak,sonrada özlemin gölgesi düşecek göklere,sonsuz bir özlem kaplayacak içini,nehir olup akacak gözlerinden,bense sevda yüklü gemiler yapacağım hasretinden,Nice koylara gidecek sevdası olacaklar mavilerin..
..

Devamını Oku
Yusuf Tuna

Yüreğim göklerde kanat çırpıyor,
Özgür olalım kuş gibi uçalım.
Bazen gönlüm bir kenara çarpıyor,
Özgür olalım kuş gibi uçalım.

Yüreğimiz uçan güvercin olsun,
Yeter artık başımız esen bulsun.
..

Devamını Oku
Fatih Ataşçi

Sus, pus, kus!
Her sus içimde binlerce mahpus.
Ama sen sus, kimseler duymasın!
Koparmasınlar çiçeklerini.
Kesmesinler yüreğinin tellerini.
Sus, akşam olmasın sus!

..

Devamını Oku
Hamdi Oruç

Kuş Sesleri ve şehirler

Köyde doğmuşum
Köyde büyümüşüm
Benim yaşadığım yerde kuş sesleri olsun
Kuş sesleri yok şehirlerde...
Şehirler ağaçları da kovuyor
..

Devamını Oku