Kül Saati- Garib Çoban Şiiri - Engin Dem ...

Engin Demirci
977

ŞİİR


61

TAKİPÇİ

Kül Saati- Garib Çoban

Kül Saati - Garib Çoban

Tam olana ekleme yapmak eksikliğe yol açar.

Bu karşılıksız sevmek için çılgınlık değil.
Öz değer sorunlarıyla sarmalanmış duygusal bir şartlanma içinde Nemrut’larına teslim olmuş insandı.
Bazı insanlar ilgiyle sevgiyi, dramla derinliği karıştırırlar.
Kendilerini bir seçenek gibi gören insanın peşinden koşarlar.
Çünkü hâlâ seçilmeye değer olduklarını kanıtlamaya çalışırlar.
İnsanlar anlayamadıkları şeyleri böyle yaparlar; unutuverirler.
Hiçbir anlamı olmayan şeyleri hatırlamak insana fazla yarar sağlamaz.
Bu arada, sevgiyi oyun olmadan değerlerini gören kor olmuş insan?..
Kendimiz için yarattığımız bu çılgın putperest karmaşada hangimizin gerçekten aklı başında ki?..
Sağduyulu o gözden kaçırılıyor.
Ama gerçek seven kaosla yarışmaz.
Onu geride bırakır ve bir yer için yalvarmadan sadakati inşa eder.
Çünkü önemli olan iyi veya kötü değil, duygusal huzurun etkisidir.
Geçmişte yaşanmış acıları unutmanın zamanı geldi.
Allah'a sığınırız nefislerimizin şerlerinden, işlerimizin kötülerinden.

Güzel Bir Gün

İçimizdeki sessiz incinmelerin isyanları teslimiyettendir.
Bilinmeyen insan sıra dışı yaklaşımlar, ezber bozan metinler, alevli bir ateştir.
Aşkın zekatı sevgi olanlar için acının rahmet elidir.
Ellerini tuttum, g/özlerinin içine sessizce b/aktım.
Ve ben de İbrahimin elindeki baltayla seni seviyorum dedim.
Kime mektup yazayım öyleyse ben?..
Bazen çok fazla konuşmaya gerek kalmaz.
Bakalım onlar bize ne söylüyor?..
Dualar yola çıkması için teheccüt vakti olgunlaşman gerekiyor.
Cevabını aradığın ince mesaj şems vakti sükunette seni arar.
Kalbini cevapsız sorularla sessiz mesajlar seni hazırlar.
Sabır dağılmamaktır zamana karşı.
İstediğinle arandaki perde gökyüzünde kaybolmuş dua gibidir.
Bu onu tahrik ediyor çünkü senin olmak istiyor.
Bazen vazgeçmek teslimiyetin gerçeğidir.
O bunu düşünüyordur ve sen farkında olmasan bile, aslında sana bunu anlatmamı istiyordur.
Niyetinizi anlatmanın esprili bir yoludur, terk edilmek.
Garip fakiri aşkı kıskandığında bunu kullan.
Aklın yetmediği yerde kalbin ruhuna güvenine karşılıksız sevgi denir.
Rabbim sen nasıl istersen yüküm öyle olsun.
Cevap aramadan dua ediyoruz teheccüt vakti içimde taze bir mezar.

Sen benim kim olduğumu biliyor musun?…

Şems vakti bir çiçeğin başında çırpınıp durdum sessizce.
Nasıl yaşadığımı, neler gördüğümü?..
Birçoğunu hiç kimse bilmiyor.
Öylece baktılar yüzüme.
Bildiğim, gördüğüm, olduğum ve çektiğim birçok şey kalbimde gizli kalacak.
Velhasıl, bu kelimeler ince ve zayıf olmayan bir ruhu, çaresiz ve dağlanmış kıldı.
Ne olduğumu bilemezsin, ne halde olduğumu bilemiyorum.
Kimsesizler kabristanında biriyle randevum var.
Benim yalnızca bir isim değil, bir insan olduğuma inanan biri.
Ayrılmak aklın tükenmesinden
başka bir şey değildir.
Sanırım siz benim son randevumsunuz?
Ey gönül dostlarım akşamüstü nedir telaşınız?..
Sen gittin, sanki ölüm döşeğindeyim.
Yaşlı deli, genç deliye şöyle diyordu!..
Bu âlemde olan her şey benim sıfatımdır.
Ben olmasaydım, hiçbir şey olmazdı.
Ben hepim ya da hiçim.
Ben hiçim ya da hepim.
Zaten hiç ve hep aynıdır, tek şeydir.
Sen gittin güzide mektuplardaki harf harf dağıldım.
Teheccüt vakti duada tamamladın cümlemi.
Fakat cahil insanlar aynı şeyi iki farklı isimle anıyorlar.
Biri alıp götürdüğün, öteki bırakıp gittiğin.
Ciddiye almaya değer olanı öğren ve geri kalanına gül.

Aşk ol’an için..

Mesafe sorun değil.
Sorun, dokunmadan, görmeden veya duymadan sevmeyi bilmeyen biz insanlarda.
Ve aşk sadece bedenle değil, kalple hissedilir.
Ben çok üzgünüm.
Ne yapacağımı, nereye sığınacağımı bilmiyorum.
Teheccüt vakti dua ederken secdede b/ak…
Ay gibi ellerini benim soğuk ve titrek ellerimde hissetmiyor musun?..
Senin kokun geldiğinde tüylerin diken dike oluyor.
Sözlerimi kendi ellerinle duyasın ve inanasın diye ellerini göğsüme koydum.
Boynuma götürdüm, Azrail kapımı çalınca kalbimin üzerine bıraktım.
Bak şuanda sen, yaşıyorum sanıyorsun.
Aslında sen beden kabrinin içindesin!..
Kalbimin, senin huzurunda ne kadar kıvrandığını, ne kadar özür dilediğini, ne kadar ağladığını, ne kadar dermansız kaldığını anlamıyorsun.
Can boğaza dayandı şems vakti, ellerin işitmiyor.
Bana ellerin de sitem ediyor.
Şu anki hayatım, saatlerce sessiz kalmak ve anların geçişini seyretmektir.

Bundan daha kötüsü yok.

İkinci bir şansı özlemekten daha insani bir şey var mıdır?..
Mesele sadece bir hatayı düzeltmek veya bir yolu geri izlemek değil.
Üzerimizde iz bırakmış, hâlâ canımızı acıtan, ya da sessizce sevmeye devam ettiğimiz bir şeyin yankısıdır.
Sağ elini sol göğsümden alıp kalbimin üzerine koyduğum gibi sol elini göğsümden kaldırıp yüzüme koydum.
Bak, ne kadar sıcak!..
Bak, ne kadar sevgi dolu!..
Baksana, seni ne kadar çok seviyor!..
Yavaş hareket eden bir selin yolunda bulunan ağır bir kayanın göğsüme düşüp beni sürüklemesi gibi bir şey.
Merhamet nedir, hissetmiyor musun?..
Ne yapayım?..
Gözlerinde kendimi aniden yeniden inşa edilmiş buluyorum.
Gözlerinde parçalarım birikiyor ve bana baktığın anda bir araya geliyorlar.
Gözlerinde yaşıyorum.
Bu sonsuz çölün hiçbir yere gitmeyen yolu üzerinde durmuş insan.
Elleri hep ceplerinde şaşkın ve dertli.
Tüm gücümü durmak için harcıyorum.
Durmak, düşmemek.
Hak ismini okumak her yaratılmışta.
Bu benim işimdir, bu benim hayatımdır, bütün arzularımdır.
Hazrete varıyor hep yolumuz.

Keşke!..

Artık sayısız keşkelerim bir tek keşke olmuş; keşke durabilsem.
Cümle gönülden düşmesem...
Keşke olsa!..
Usludan gelir delimiz derken radyodan bir ses.
Hey!..
Olmuyor, olmuyor, olmuyor, yapamıyorum.
Ellerim cebimde gezemiyorum.
Git, git!..
Estağfirullah, neden gitmiyorsun?..
Durup ne yapmak istiyorsun?..
Neden anlamıyorsun?..
Seni sevmeye başladığım günü tam olarak bilmiyorum.
Eğer sana hayatta tek bir şey verebilseydim, kendini benim gözlerimden görebilme yeteneğini verirdim.
Ancak o zaman benim için ne kadar özel olduğunu anlayacaksın.
Sadece seni daha farkına varmadan sevdiğimi biliyorum.
Ne söylediğimi anlasana!..
Anlasana, anlasana!..
Yeter, yeter!…
Sadece yapmak istiyorsanız, gerçekten ilgileniyorsanız buna değer.
Yapmak istemediğiniz hiçbir şeyde iyi olamazsınız.

Çok fazla sevgiydi.

Çok büyük, çok karmaşık.
Çok kafa karıştırıcı ve riskli, verimli ve acı vericiydi.
Verebildiğim kadarını, benim için uygun olandan fazlasını.
Bu yüzden kırıldı.
Tükenmedi, bitmedi, ölmedi, sadece kırıldı.
Hiçbir şey söyleyemem; hiçbir şey hakkında hiçbir şey yazamam.
Putperestler arasında anladığım şey beni sessizliğe mecbur etti.
Yokluğun sonsuz fezasına giren hayali bir kuş gibi hissediyorum kendimi.
Artık tahammülüm kalmadı.
Hayat bahçenize yalnızca çiçek ekecek olanları alın.
Allah'ım bunun elinden neler çekiyorum!..
Neden gitmiyor?…
Ancak zamanla neşenin nefretten daha üstün bir silah olduğunu anladım.
Gülümsemeler öfke ve cesaret kırıcı hareketlerden daha yararlı, daha vahşiydi.
Neden evine geri dönmüyor, neden bana bu kadar eziyet ediyor?..
Allah'ım!..
Teheccüt vakti buna nasıl anlatayım?…
Nasıl?..
Sanki sesimi duymuyor, Ha Mim’ler.
Anlamıyor mu beni aşk.

Yaşlanmak kolay değil.

Yavaşlamayı öğrenmeliyiz olduğumuz kişiye veda etmek.
Ve dönüşmekte olduğumuz kişiyi selamlamak.
Bir imtihandır, yılların ağırlığı.
Karşılıksız sevenleri hayat, bazı günler seni sınar.
Bazı günler sana ders verir.
En iyilerine her ikisini de yapar.
Bu yeni yüzü nasıl kabul edeceğimizi bilmeliyiz.
Geçtiğimiz aylarda birbirimize duyduğumuz yakınlık için teşekkür edip vedalaşmanın zamanı geldi.
Tüm avantajlar sizin olacak.
Sanırım birbirimizi hiç tam olarak anlayamadık.
Suçluluğumu, sorumluluğumu ve başarısızlığımı kabul ediyorum.
Bu dönüştürülmüş bedeni gururla giyin,
utançtan, önyargılardan kurtulmak için.
Ve zamanın getirdiği bu donuk korkudan.
Olması gerekenin olmasına izin vermeliyiz.
Gitmesi gerekenleri bırakın.
Ve kalmayı seçenleri takdir ediyoruz.
Hayır, yaşlanmak kolay değildir.
Kimseden hiçbir şey beklememeyi öğrenmeliyiz.
Yalnız yürümek, yalnız uyanmak.
Ve artık insandan korkmamak.

Kendinle dost olma da kiminle dost olursan ol!..

Her sabah aynada bize bakan içimde ölen birimi?..
Her şeyin bir sonu olduğunu kabul etmeliyiz.
Hayatın kendisi bir gün kaybolup gidecek,
gidenlere veda etmeyi öğrenin.
Artık olmayanları hatırla, düşene kadar ağla,
içeriden kuruyana kadar.
Başka gülümsemeler yeniden doğsun diye,
diğer umutlar.
Dilinin küstüğüne, kalbin saatlerce konuşur.
Başka hayaller peşinde koşmak.
Ellerin sana hiçbir şey söylemiyor mu?..
Sen ellerin dilini henüz bilmiyorsun.
Hayır, yazık, yazık, yazık!..
Keşke ellerin dilini sana öğretebilsem.
Eller, dilin, gözün, dudağın, kalemlerin, şiirlerin ve hayallerin bilmediği özel dille konuşurlar.
Ellerin sözleri bambaşka sözlerdir.
Kendinden haberi olmayandan ne çalınabilir ki?..
Bazı sözleri sadece eller birbirine söylerler. Sadece el ele, kuşların bile uçmadığı tenha caddelerde yürümek ne kadar da güzeldir.

Yok olup gidecekler, öyle mi?..

Kendimizi çoğu zaman hayatımızın dışında buluruz.
Daha sonraki bir andayız ya da belki daha önceki bir andayız.
Ama tam olarak burada ve şimdi değiliz.
Şimdiki anda yaşamıyoruz.
Bu durum sıklıkla başımıza gelir ve genellikle farkında olmayız.
Ve o an geçip gidiyor, hissetmeden ve sonsuza dek.
Hiç kimse ne çektiğimi bilmiyor.
Yanlarında inleyebileceğim ruh sadakati, duygu genişliği ve anlayış hiç kimsede yok.
Bu dert karşısındaki sessizliğim beni içten içe kemiriyor, bitiriyor.
Mum gibi eridiğimi,damla damla yok olduğumu hissediyorum.
Bu boş kalabalıklar arasında gönlüm çölde.
Bu acılı mevsimin başlangıcıdır ve ruh kitabında açılmış bir fasıldır.
Bu çölde yanımda hiç kimse yok.
Dostların gönüllerine öylesine sıkıntılar gelir ki onları hiçbir ilaç iyi edemez.
Ne uyumakla iyileşir, geçer, ne gezip tozmakla, ne yiyip içmekle.
Ancak dostu görmekle geçer o sıkıntı.

Kısacık bir andı!..

Unutma dostum.
Gönlün ne olduğunu ancak gönül sahipleri bilir.
Ruhsuz kişi gönlün değerini ne bilsin?..
Sen gönlü ancak Allah kapısında, ilahî dergahta bulabilirsin.
Gönül filanda fişmanda bulunmaz.
Alemde kırık gönülleri onaran, eksiklikleri tamamlayan, dilediğini zorla yaptırmaya gücü yeten, her izi olanı, her izi bulunmayanı gereği gibi gören Allah'tan başkasında gönlü bulamazsın.
Çünkü Allah, gönlü ev edinmiştir.
Sevgi hafızadan daha güçlüdür ve zayıflığa güvenmemeliyiz.
Bir anda milyonlarca yıl geçti.
Mezarlıkta bir deli gördüm.
Korkuyorum sana yarım kalmaktan diye konuşuyordu bir kabirde.
Eline geçirdiği bir terazi ile oynuyordu.
Ne yaptığını sordum.
Bana şu cevabı verdi:
Ahmaklıkla zekâyı tartıyorum.
Bunda amacın nedir?..
Sonuçları hazine ile değerlendirmek!..
Ee! Nasıl buldun bakayım?..
Ahmaklığım o kadar ağır ki!..
Sanırım yaşadığımız zamanın Karun'u benim!..
Ey gönül, bilmek ile bilmemeyi bir tutan deliler, gel bu uğursuz aşktan vazgeç, yalnız sensin, sen!..

Ben seni seviyorum.

Hayatımın tüm günleri ve geceleri, her anım bu dostluğun tanığıdır.
Senin özgürlüğün benim davamdır.
Biliyor musun, insan üzgün olunca gün batımlarının tadına daha iyi varıyor.
Senin mutluluğun benim aşkımdır.
Birisini güzel olduğu için onu sevmezsin ki.
Çünkü O, Sen sevdiğin için güzeldir.
Senin geleceğin benim yegâne arzumdur.
Beni gönlünden çıkarma ki heran seninle beraber olayım.
Dileyeni değil, dilediğini!..
Ey mülkün gerçek sahibi olan Allahım!..
Mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden çekip alırsın.
Dilediğini yüceltirsin, dilediğini de alçaltırsın.
Her türlü iyilik senin elindedir.
Hiç kuşku yok sen her şeye kādirsin.
Âli-İmran-26)
Yalan söylemenin birçok yolu olduğu söylenir.
Ama hepsinden daha iğrenç olanı gerçeği söylemek.
Gerçeğin tamamını, olguların ruhunu gizleyerek söylemektir.
Küfür ile iman, inkâr ile ikrar, tasdik ile şüphe arasında bir durumdaydım.
Kalbimle inkâr ettiğimi aklımla, aklımla inkâr ettiğimi kalbimle kabul ediyordum.
Zaman, inkârla ilgilidir.
Vücutta zaman olmaz, an olur.

Ve aşkın en güzel yanı da şu ki.

Hiç kimse gerçekten kimden bahsettiğimizi veya bir şeyin bizim için ne kadar önemli olduğunu bilemez.
Öldüğümde, insanlar şiirlerinde her şeyi yorumlayacaklar.
Her lanet virgülü yorumlayacaklar.
Şiirlerimdeki aşk denince ötesinin aranmadığı karşılıksız sevgi ne anlama geldiğini bilmiyorlar.
Kahretsin, ben bile ne anlama geldiklerini bilmiyorum.
İnsanları hayatlarındaki bir ana bakarak yargılamaktan kaçının.
Düşüncelerinden herhangi biri için beni görürsen, seni özlediğim için bana sarıl.
Her şey son kişiye kadar geliyor geceleri ne düşünüyorsun.
Kalbinin olduğu yer orası.
Yine teheccüt vakti yüreğimin maidesi Huu dedikçe.
İnsanlar dünyalık putlarından b/aşka neyi bilirler?..
İçinizden; verirsem param/malım azalır
Diye bir vehim geçiyorsa, bu şeytandır.
Verirsem artar, diye bir düşünce geçiyorsa o Rahman'dandır!..
Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size cimriliği telkin eder.
Allah ise size katından bir mağfiret ve bir lütuf vâdeder. Bakara-268)
Zevk ve bencilliklerinin arzuladığı sanatsal birtakım şeyleri.
Fakat hak ve hakikat hususunda ne bilirler?..

Bir hiç!..

Bazen bu çılgın, hızlı tempolu, bazen saçma ve soğuk dünyada, hala bir aşk mektubuyla.
Ya da masanın altından birbirine değen parmaklarla.
Sessizce boyuna kondurulan hızlı bir öpücükle.
Yüz sürülen aşkın dergahından çıkmış daha önce hiç kimsenin istemediği gibi.
Seni seviyorum demesiyle etkilenen birileri var mıdır diye merak ediyorum.
Neredeyse her zaman yolumuza çıkan böyle insanlar vardır.
Ve bazen onları önemsemeyiz.
Kendini beğenmiş insanlar başkalarını kendine hayran sanır.
Ve yolları ayrılır.
Bizler sadece hiç yaşanmamış bir hikayeyi anlatan güzide mektupları okuyabiliriz.
Neymiş efendim?..
Hiçbir işin sonunu getirmemişim.
Siz başlamayı bile göze almadınız.
Böylece bir sonraki hayatta yeni bir fırsatın olacağını umarız.
Aşk hakkında konuştuğumu ama aynı zamanda kalp kırıklığından da bahsettiğimi okudunuz mu hiç?..
Bu yalan dünya, bu aldatan şeytan, bu nefs ya ego derler illet sonra ayrılık niye var.
Birlik zevki dururken niye ikilik çıkarıp dururuz.
Bu pek faydalı bir kurgu
Hem lâzım ki var yâ hû...
Gerçek, illüzyonun ikili kanatlarında taşınabilir.
Doğru ancak yalanla anlaşılabilir.

Yalan mı lazım yani?..

Öyle tabi doğru, yalandan gerçek hayalden bilinir.
Birliğe varan yol illa ikilikten geçer.
Bâtına zahirden, manâya maddeden varılır.
Kimseler unutmadan hatırlayamaz, ayrılmadan kavuşamaz, kaybetmeden bulamaz.
Aptal düştü mü, bir derde uğradı mı suçum yok der, aptallığı suç olarak yetmez mi ona a kardeş?..
Aşk adamı aptallaştırır, bâri bir aşk seç ki, sevgilinin güzelliği, alımı, devleti aptal olmaya değsin.
Teheccüt vakti gölgesinden b/aşka ne anlama gelir ki..
Hep cennete duran Cennette birlik olduğunu nerden bilir.
Cehenneme, ayrılık uğramadan olmaz.
Çokluğu tekliğinin, varlığı yokluğun yolu.
Gerçi bu çok basittir.
Ve için bomboş kalıncaya dek.
Şems vakti önce unutuyorsun, sonra teheccüt vakti duada bile unuttuğunu unutuyorsun demek ki.
Amma tam da bu yüzden, ikiliği ve karmaşıklığı çok seven zihin bunu anlayamaz.
Seni görmek diledikçe, teheccüt vakti bakarım gönlüme ben.

Biraz Araf’ta Kalmak İyidir.

Ben doğuyorum ve ayrılık yalanı başlıyor.
Gel de çık işin içinden?..
Bilinmekliği sevmişiz bir kere.
Ama ayrılığın gerçek olduğu fikri olmadan kimse kendini bilemez, kendini deneyimleyemez.
Tamam hakikatte bölünmemiş.
Büsbütün tek bir varlık var.
Var amma içinden çıkmadıkça kim kimi bilecek.
Yani ilkin ayrı-sanılacak
Tabi tabi...
Öyle sanırdım ayrıyam dost gayrıdır ben gayrıyam.
Benden görüp işiteni bildim ki ol cânân imiş hay hay.
Ayrılığın gerçek olduğu fikri olmadan, O'nun kendinde mahfuz ilmi dışında, kendi bilgisinden farklı olarak, bir bilen hâline gelemeyiz.
Unutulmuş dünyaya karşı bir tiksinti veriyor fedakarlıkları olmayanlar.
Gönle, gönlü ferahlandıran, sıkıntıdan kurtaran, ay yüzlü sevgilinin hayâli geldi, girdi. Ne yol vardı, ne de açık bir kapı.
Acaba o nereden geldi; nasıl oldu da gönle girdi?
Şems vakti nerede saklanıyorsun ki sen?..
Seven de sevilen de benim, teheccüt vakti.
Tek bedende bütünleşmiş iki ruhuz biz, uykunun uyuduğu saatlerde.
Birbirimizi ayağa kaldıralım.

Biz kime âşıksak, evren ona âşıktır.

Ancak bu ayrılık fikri gerçekse göreceli bir âşık olabilir ve bir sevgiliye sahip olabilirsiniz.
Ve tohumumuzda yüklü.
Bu yüce fikir siz isteseniz de istemeseniz de hayali gerçeğe dönüştürür, bâtılı Hakk'a çevirir.
Ayrı ben var sanırım, sen aynasında tanırım.
Sonunda O'na dönebilirim.
Hoş heman yine.
Başında ortasında sonunda, bilen hep O olur.
O yüzden ayrılmadık bir adım.
Bir nefes yalnız kalmadım, der dururum.
O zaman her şey birbirini tamamlıyor, aydınlık karanlıkla bir bütün ediyor?..
Gerçek şu ki sadece karanlıktaysak ışığı bulabiliriz...
Yani eğer hayal gücünüz gerçekse.
Tüm yalanlar da gerçektir.
Ve işte bu muhteşemdir.
Olmayacak şeye, kim söylerse söylesin, inanma!…
Aldanış yurdu olan, yalan dünya perdesinde.
Kendimizi ancak yalanlar içinde gerçekleştirebilir.
Doğruyu yalanla anlayabiliriz.
Zira sürekli olan fark edilemez.
Buradan ayrılmadan, ayrıldığını sanmadan.
Hep burada olduğumuzu nasıl bilebiliriz.
Çerçöpe boğulmuş halimizle onu görünce tanıyacak mıyız?..
Cahilin sonunda göreceği şeyi akıllılar önce görür.
Şimdi ben gidiyor gibi yapayım güzeller güzeli.
Gönülde dengimdi, sevdim dedim ya daha kimi seveceğim, şiirimin şiiri özlemimin özlemi o.
Küçük insanlar dengini, büyük insanlar kendini arar.
Gönlüme inmiş Maide, ben teheccüt vakti senle iken, şems vakti duygu ibadet sayılır.
Allah, gönlünü yatıştırsın, huzura kavuştursun!..duası, hoş bir duadır.
Bu duaya, sen de; amin!..de..
(Y.ed Biz Bu Dünyaya Niçin Geldik Albümü)

Engin Demirci
Kayıt Tarihi : 28.5.2025 00:46:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Her halinde ve her işinde ölümü sorarsan, o iş iyi bir iştir. Eğer gerçek müminlerden iseniz, ölümü dileyiniz. Kavli Pir Şemsi Tebriz’i k.s.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hüseyin Pelit
    Hüseyin Pelit

    Yine costurmussunuz engin hocam tebrikler...

    Cevap Yaz
  • Mustafa Bay
    Mustafa Bay

    Evren dediğimiz
    Kavrayabildiğimizdir...

    O nedenle
    Bizim sevdiğimiz
    Evrenin de sevdiğidir,

    Ya da bize göre öyledir...

    Tebrikler Engin Bey...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)