Mutluluk, ödünçtü bize
sokakta saklambaç oynayan çocuklardan...
Gittin
Ayrılık yükü ağır
Şimdi önüm arkam
sağım solum hep kahır...
Aşk denen temiz duyguyu yerle bir edip
gelip geçerken uğradılar ayaküstü
Yaralar merhemlere
Vicdanlar merhamete
Tanrılar sevaplara küstü...
Leyla´ya yorulmuş sevdaların gölgesi,
Mecnun´un yaslandığı ağaçtım belkide
Gelene han,gidene yandı ömrüm
Ve her sevene kan(dı) gönlüm...
Terk ettiğinde hazandı.
Sevda mı, masumiyet mi
Söylesene kim kazandı?
Ey Aşk-ı felaket!
Canın sağ olsun.
Boynunda huzur saklı kadınlar vardı
Tıpkı çocukluğumuzda
bayramlarda tanımadığımız kapıları çalarak,
anne şefkatiyle karşılanıp, uğurlandığımız ninelerin sözleri gibi
"Yine gel emi?"...
Bütün hariçlere dahilim
Yeni cinayetler peşindeyken failim...
Herkes romantizm sanıyorken
Ay ışığı yüreğime batıyor...
Kimsenin uğramadığı
kumsalsız bir sahilim
Haydi gel
acımla alay et
beni mutsuz hayal et
ruhum yok bedenimin içinde
artık sadece bir hayalet...
Sevgilim
Sadece seni sarmışken kollarıma
Sende gelip sarılabilir misin?
Cesaret edebilir misin bendeki hayalini kovmaya?
Mutlu yıllar diyebilir misin,?
Sevgini her gün yeniden doğuran yüreğime?
En çok sen mi mutlusun
o mu üzgün?
Şöyle bir bak etrafa
Hangimizin hayatı düzgün?
Ne çektiğini bilir mi dikeni Gülün?
Hep yara, hep yalan, hep talan
ayrılıklardan artakalan...
Birazdan yıkarlar yine
yüreğimin metruk sevda kentini.
Gayrıresmi ikametsiz düşlerimin aşk şiirleri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!