Yıldızları kalem yaptım
karanlıkları mürekkep.
Yine de sığdıramadım sevdanı
cümleye kelimeye heceye...
Madem bitti diyorsun
Yolun, sevginin, insanlığın bittiği yerde başlıyordu onun hayatı.
Kim bilir, hangi yasak aşkın meyvasıydı.
Dudakları çatlamış, minicik elleri daha o yaşta nasır tutmuş,
ama belli ki gelip geçenlerin vicdanı donmuş, kimse dönüp bakmıyordu.
Yaşadıklarına inat, o kadar asil bir duruşu vardı
Bakışları yıllanmış şarabı, hiç gülmeyen yüzü, çaresizce ihtiyarlamış gencecik bir ömrü andırıyordu.
Çukura mı düştün
uçkuruna mı düşkün
seni sevdim diyenler
Elinde lokma varken
bizim önümüzden yiyenler...
Biz büyüyemedik be dostum!
Meyve ağaçlarını taşlamak ve saklambaç oynamakla geçmiyormuş hayat.
Büyüdük!
Büyüdük de kime büyüdük, neye büyüdük?
Meğer dostluğa kardeşliğe büyümüşüz...
Aslında işin özü
Ana dilimin en baba cümlesiydi ' Seni Seviyorum ' sözü
Bu yüzden sakladım
Kimselere bakmadan ve yılışmadan
Bir çift kahverengi gözü...
Yağmurdan eskisi kadar tat almıyor ıslanmışlığım
çamurlu yolları aşıp, kurumasın yüreğindeki sevgi diye
Sana
ömrümün kara bulutlarından, sağanak gözyaşı getirdim
Sana gelirken ben
Şiirlerarası yolculukların aşk molasında
Bitmeyen mesailerin duygusuzluğunu taşıyan
Uykusuz garsonların ellerinden demli bir çay içtim…
Dilinin tadını vermiyordu şeker
Ve sıcaklığını, buğusu…
Ne yaptıysam nafile
çok sevdi diye bir gün bile anmazsın
bırak artık gideyim
sen yarsız kalmazsın...
Kar yağar başındaki harene
Neden şaşırdın terk edip gidişine?
yoksa sana bir zamanlar
"Sen benim her şeyimsin" mi diyordu?
Unuttun mu?
Türkçede bile
Ne lisanlar eskitti yokluğun
Ne şiirler küflendi hasretinden.
Kimliği tespit edilememiş karanlıklarda



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!