Tütün kolonyası uzattığında farkettim ellerinin titrediğini,az önce kumral saclarımı ustalıkla işleyerek kısaltan bu ellerin titremesini yadırgıyorum.
Avucuma dökülen kolonyayı avucumda ovaladıkça etrafa yayılan kokudan duvarda asılı duran resimdeki genç adamda nasibini alıyor
Daha kapıdan girer girmez aynaya yansıyan resimde adını koyamadığım beni afallatan bir canlılık var.
İri siyah gözleri her an bir mimik hareketi yapacak gibi duran yanakları ve birbirini tamamlayan yüz hatlarında misafir gibi ayrışık duran burnuyla,sanki derinden kokluyor tütün kolonyasını.
Güneşi takmışsın
saçlarına çocuk
Üç dal karanfil açmış alnında
Yeryüzünde...Yüzünde
yarım bıraktığın gülüşünle
Özlemle bekleyen bir sevgiliye
kaçar gibi
çaktırmadan
kaçıp sığındım gövdesine
ve bu sabah hasretle
Sen benim kalabalıkta
sığındığım yanlızlığımsın
Sen sayfalar dolusu yazıp'ta
tarif için uygun söz bulamadığım
bilipte susan dilim'sin
Sevgini bölmeyeceksen başka yüreklere
Yada dolu dizgin
akarken yüreğinden
Bilge bir fısıltı gibi
kulaklarımdan girip
yüreğimde gürleyeceksen
Ne akşamındayım
nede sabahında
Bir garip seferinde hayatın
Şirazesi kopmuş yüreğimle
devrik cümlelerde gezinen
acemi bir seyyahım
Bu sabah evden çıkarken
biraz fazla çocukluk
almışım yanıma
Birde satır aralarında
su içmeye inen
Yüreğimi bir serçenin kanadına astım
Gelir konar bir gün
buğulanmış cam kenarına
Biliyorum tebessüm eder
ekmek ufalarsın
Yüzümün sustuğu iklimlerde
sol yanında
Sesin sessizliğimin
yüzünden akardı..
Kezban hanım şiirleriniz çok güzel. Yüreğine sağlık.