ve gecenin sesini işitirim ben bir yapraktan döküldüğünde
bir ağaç arkasında rüzgarın öksürdüğünü ben duyarım
suyun hapşırmasını
geçtiğinde her taşın deliğinden
balkonların tavanından kırlangıçların cik,cik seslerini
yalnızlık penceresinin sükutun eli ile açılıp kapanmasını
ruhun çatlamasını
tırtılın kabuk atarken çıkardığı pak sesi
sonra bir kanata aniden dolan uçma zevkini
şehirler ,ovalar, dağlar
ve suyu
ve toprağı görürüm
nuru ve zulmeti
güneşte çimenler görürüm
gecenin öte yakasında
bir ev yaptım kendime
ben bu evde goncaların tomurcuğuna
ben güllerin nefes alışlarını duymaya yakınım
uçsuz sonsuz bucaksız mektuplar yazarım
kendimden kendime
ve ben kendime yazarken ve konuşurken
sen diye fısıldıyorum kendime
bir akşam şarkısı gibi
meselenin ne olduğu hakkında bir fikrim yok
yokluğun damarlarını eski bir kanla dolduruyorum ki
yalancı çıkmayayım kendime
perdeyi aralayan var mı ki
uzun zaman uyurum
ve uyanırım
ve sonra
ne uykuma dönebiliyorum
ne uyanıklığıma
fark ettim ki her cümlemin bir muhatabı var
ve onlar kendiliğinden bazı kişilere doğru kıvrılmaktalar
etrafta şahitleri var
hangisi teselli verici bilemiyorum
hangisinin çekilmezliğini
hangisiyle dindirmekteyim
demem odur ki
benim elim sıcak bir kalem tutar gibi
genişliyor oralara doğru
ona bakıyorum
ve yüzünden bana hiçbir şey düşmese de
tezlerimi devreye sokuyorum
oralarla alakalı
bir cümleler yığını yapabilmek için
bana söylüyorum
gece kendime anlatıyorum
kendimi
ılık bir rüzgar gibi
tamam güzel de
belki doğru da
bende bunlardan o kadar çok var ki
yerim yok almaya
sessiz geceleri için
köyündeyim annemin
fena sayılmaz halim
bir lokma ekmeğim var,
biraz aklım
iğne ucu kadar da zevkim var
bir de annem var
kır çiçeklerinden daha güzel
akan sudan daha iyi
ve Mevlam, şurada çok yakınımda
şah damarımda
bahçede uzun çamın altında
derede akan suda
ne zaman
buğdayların üzerinde uçuşan rüzgarlar görsem
onu hatırlarım
ve ona teşekkür ederim
bakımsız
dağınık
dayanaksız
boyası dökülmüş evler gibiyim
ben bu evde
kimsenin adını bilmediği küflü duvarlara yakınım
bacanın nefesini duyuyorum
ve karanlığın sesini bir yapraktan düştüğünde
ağacın arkasından sabahın öksürük sesini
duyuyorum
her taşın deliğinde suyun aksırığını
çardağın çatısında kırlangıcın sesini
ve açıp kapanan yalnızlık penceresini
içimin sesini
ben dünyanın başlangıcına yakınım
toprağın nabzını tutuyorum
yağmurun ıslak yazgısına
ağacın yeşil olma arzusuna aşinayım
ruhumum kıvrımlarından akar heyecanlar
ruhum bazen telaşlanır
kekeler
lal kesilir
ben işsiz kalırım
o zaman
redfer
Kayıt Tarihi : 1.7.2025 17:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!