-	“Birinci olmakla sonuncu olmak meğer aynıymış son nefeste”
Sınavdan büyük umutlarla dışarı çıkıyordu. Başarı  kapıda bekleyen bir zemheri, bazı anlar  ruhu okşayan özetler. Gözlerin hangi renkse ben   o renk olayım  gelecek dedi,içinde. Yakamoz sahteliğine  başarı denizine yansımıştı, acı denizlerde dalgalarını artıyordu. Gülücüklerini, yıllar  yılı sevinçlerini, sınırsız hayallerini
ilk kez  akan göz yaşlarını bir kava dönüştüren   sızı var  yüreğinde.
Sınava girdiği okuldan dışarıya ilk adım attığında içinde garip bir acı hissetti. Sınavı o kadar güzel geçmişti ki içindeki acı etkilemiyordu. Boğaziçi Endüstri Mühendisliği kesin geliyordu.Bu güzel umutlarla eve gitti.Ailesi çok sıcak karşıladı.Annesine sarılarak uçuyordu yükü bitmişti.Sınavı çok ama çok güzel geçmişti.
Bu cümle  tüm ailede sevinç rüzgarı estirdi. Doyumsuz güzellikleri vardır başarının,  renk veriyor  hayaller... Korkudan  cesaretli gülüşler uçtu  eve. En güzel  anların  öyküsünde yarınların ışığı  düştü kalplere.
 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta