Varlıkla yokluk arasında bir yerdeyim,
İki derenin ortasında,
körpe, çorak bir toprak yatağım,
üzerinde bitmeyen kuru ot da bedenim.
Gölgelerin üzerinde yükselirim,
Gün ışığı gördüğümde tükenirim.
Yağmurlar, dinmez hiç yağmurlar bu körfez üzerinde,
Dalgalar çırpınır, sahilin kirli taşlarına, paslı demirlerine.
Delilik değil midir, atlayasım vardır bu hırçın şeye.
Aşk değil midir ki beni bu derbeder hale düşüren?
Ey gündüz duy sesimi, vazgeçemiyorum güzelliğinden.
Ve bu zalim bakışların sahibi şu yaralı yürek iken,
O yaralı bakışları çevir, o yaralı tutuşları,
Gönlünle tartış bu sonsuz tutunuşları
Zor zamanda yağmur gibi yağ — içten içe
Geriye dönüp de sakın pişman olma
Kader diyip de sakın yolunu bozma
Sırtında taşıdığın o taşları dök yeryüzüne
Şimdi yağmur yağsa, sis çökse yeryüzüne
Şu karşıdaki şehrin ışıklarında bir durgunluk belirse, dağılır mı ki bulutlar, yeşerir mi tüm umutlar?
Bir parça saygım kaldıysa
O da göğü bana getiren rüzgaradır.
Ve bende savaş, kanla kazanılırsa
Gölün kenarında bir parktayım,
Hususi bekliyorum senin gelmeni
Ben bu esintili rüzgarda yarayım
Gölgeler yürüse korkutmuyor beni.
O ince karartıda o güneş sarılı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!