Olacak! Olacak! Olacak!
Saatler bir bir tutuşacak ama benim yandığımdan çok değil.
Kırkikindi rüzgârları gelip satacak üstüme bir kıyamet
Atacak lekesini bütün işlerin.
Duyacak mı sesini o tılsımlı nefesin!
Yüreğin korkacak mı benden, sevmekten bıkacak mısın?
İşte ben! Tutturmuş bir hazan yolunda
Söylüyorum marşımı, aşkla, kudretini almış koynuma
Seni seviyorum, kadınım. Belki bu sana son elveda.
Duracak, duracak, bu dünya benim için
Göğün dağılışını ilk ben göreceğim, ilk ben olacağım
Kıyametin misafiri.
Yer kayarken ayakların altından senin için sırtımı yer yapacağım
Sana ezel olsam çok mu? Çok sevdiğim için seni;
Senden önce geçeceğim yollardan, sulara senin için boy vereceğim
Sen boğulma! Ölme diye.
Her tuzağında ölümün kaç defa ölmek gerekirse
Gerekirse tozunu alırım cehennemin!
Hani ilk ziyaretçisi olacağım gün bu şehirde
Bu sokaklarında yeraltının, üstünde bildiğim ne varsa;
Tutacağım bir dalsın sen, hani ümit yok denir ya
Ümide adını verip her gün gözlerinde çıkacağım huzura.
Belki de üşürsün! Güneşi çekerse zaman o zaman ben yanacağım
Sen ısınırsın diye! Acılarda yanarken ben, sen hep gül.
Gülüşünde tut beni, o kadarını yapabilirsin.
Sadece sev, çok sev beni.
Söyleyecek çok şey var ortada kulak yok.
Dil var ama kader işte! Konuşacak bir yüz yok. Belki kalp var ama
Merhametin eli yok
Olacak, olacak elbet bir mezar daha Altan’la dolacak
Sana doğacak yeni bir gün, sakın! Korkma hiç.
Kayıt Tarihi : 1.3.2014 01:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!