Nenniyle büyüttüm, sardım kundağa,
Nasıl verem Kuzum seni toprağa,
Hasret kaldım artık, dala, yaprağa.
Ak pürçeğim gelep gelep yolarım,
Alın yazım buymuş deyip ağlarım!
Issız ülkesindeyiz kalbimizin,
Sert esen rüzgârların,
Sevişen insanların ülkesinde.
Yoksullukların unutulduğu,
Ölesiye umutlara bağlanışın,
Kovuklarda aranışı mutluluğun
Barış Pınarı'nda anadan ayrı
Mehmetçiği cümle âlem biliyor
Şu çuvalın hesabını sor gayrı
Yüce Millet sana zafer diliyor...
Teksas'tan seslenen alçak seyisin!
*Arkeolog Mehmet Eroğlu’na
Felâhiye Türkmen köyü Kepiç’ten
Sesini hiç kısmamış Mehmet Eroğlu
Gazel okumamış dıştan, hariçten
Kimseye küsmemiş Mehmet Eroğlu.
Muhannet kapısı zulüm
Çekmeye yok tahammülüm
Bahtı kara aciz kulum
Yâr kadrimi bilmez oldun
Gurbette dram geceler
Biricik Meleğim, sevgili kızım!
Dört mevsim içinde ilkbahar yazım.
Yüce Yaradan’dan bitmez niyazım:
Şu yalan dünyada sefa süresin.
Sabır ve metanet izlenen yoldur
Dert bir değil dizi dizi
Sevdim seni komşu kızı
“Sanırsın zöhre yıldızı”
Sevdim seni komşu kızı
Erken yaşta düştük ele
Büyük Toraman’dan Bekir Bulut’a…
İlim mektebinin irfan çayında
Herkes çimebilir kendi huyunda
Yağız atlar koştur, eğlen toyunda
Gönül kapım açık herkes buyursun
Yollar yokuş diz büküldü
Sırtımdaki şeleğinen
Tokadı attı çekildi
Aram yoktur Feleğinen
TAHTIM
İntizar
Yadigâr bakışın, ezeli ahım!
Söylesene neydi, neydi günahım?
Seni süründürsün ah ile vahım.
İntizar od’unda yanasın güzel.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!