"Gece yürüyene"
Feraset gözlüğünün kırık camıyla.
Cana meydan okuyor düzen .
Yükseklerden bölünmüş bin parçaya.
Kalem ucu misali dolaşınca .
İzdir kalacak.
Bilen ve görenin adıyla başlarım.
Şiirimin en karanlık ucrasından.
Dizlerime çekerim kendimi.
Uyku çıkmazında bir Râci.
Terkedilmiş bir harabede
yıldızlara vehmedilmiş...
Anladım.
Haysiyet girdabında boğulan çağ .
Dar yapıtlar ardında kalbinde dağlar biriktiren .
Ve ufuk çizgisine kuşlar dizen .
Gurur ile baş kaldırmışlara söylerim.
Duyulursa türküm diye
tellerini telgraf tellerinden ördüğüm
bağlamamda yankılanır.
Yankılanır da söylerim.
Kimseler duymasın İsra!
Düzen .
Düzelecek kadar mı İsra?
Değince ayakların yere sesi ürkütür mü beni .
Hani sestir kulağımda hayat bulan ve ışıktır gözlerime yansıyan .
Gece vakti yürüyelim mi İsra?
Sabır kuyularına inelim mi?
Ve bekleyelim mi?
Geçer de bir kervan.
Geçer mi İsra?
Kuru bir çölde ne arıyorsun.
Yıldız savaşında ışık mi açılır?
Direnince geçecek mi İsra?
Geçecek mi sahi tüm sancıların?
Ölünce yeşerecek olan mezarına
bir reyhan mı yürüyecek?
Mecaz çekilince delhizimden
geriye ne kalır İsra?
Unutulan ne varsa şimdi hazırlandı
ve gitti ölüler diyarına.
Güneş battı ve yerine bir giysi gibi geçirildi gece.
Adımlarını sıkılaştır İsra...
Gözlerim dalınca en çok bahara
Yürüyelim değil mi İsra?
Ve kapatalım gözlerimizi.
Gözlüğümüzü kıralım.
Kırık camdan bakalım kuyuya .
Gece oldu .
Yürüyelim değil mi….
Seyit Cafer Arvas
Kayıt Tarihi : 13.9.2025 03:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!