Bendim benim gölgelerimdi
yaklaşan dağlara ayaklarını satan
ve bakır kazanlardan taşarken roma
yorgun bir karanlığa ileten kendini
o acı çığlıkları güzle ağartan
Bağrı çok savruk da olsa sabah
günün en çıplak vaktidir
günün en çıplak kuşları gezinir orda
ve ilkin loş bir yürek çarpıntısıyla
uyur göğsümün bedenimin çaşıtları
bütün çaşıtları uyutur sabah
Çocuk e harfine yaslanmış uyuyordu
sonra saçlarımız kapandı, denklerimiz bağlandı sonra
boyuna ateşler söndü dağlarda
bir yıldız boyuna söndü durdu
çocuk insan seslerine yaslanmış uyuyordu
1.
Senin çağıltın evladım
sen denizi düşününce uğuldayan sokaklar
açık renk bir elbiseye yakışan alnın
sabah şehre henüz kamyonlar girerken
Gök gürledi
Canı sarsılmadı şimşek çakışından
Ve yağışlar dilinden döküleni epritemedi
Sert esen poyrazın dayattığı siliklik
Ağustos sıcağı gerekçesiyle pelteleşme
Dilsizlik sağırlık çolaklık körlük
Hayal kurmakla başım hiç hoş değildir. Gelecekten beklediği nelerse onları kafada keyfince şekillendirip sonra onlara uymayan durumlarla karşılaşınca hayalleri yıkılan kimselerden değilim. Güvendiğim dağlara kar falan yağmış değil. Derinden bir düşkırıklığı benimkisi. Geçen her gecenin leyle-i kadr, karşılaştığım her kişinin Hızır olmadığını anladığım zaman kırılıyorum. Böylece kırılan bir düş haline dönüştüğümü görüyorum. Evet, bizzat kendim bir düşkırıklığıyım, kırık bir rüyayım ben. Ve hepimiz öyleyiz.
Tahrir Vazifeleri
Beri bak ben o zamanlar genç idim tek başıma çılgınca
Neler yaptım bilir misin etrafımda başka gençler bulamayınca
İt resmini kartonun bir yüzüne özene bezene yaptım
Öte yüzüne çiziverdim geniş bir kafes
Don lastiği takıp noktasız suratla
Dondurtduğum zaman kartonu
Kadın şairler aşktan bahsettikleri zaman
Mangalın küle mahcubiyeti artar
Divitlerin ucu eğrilir akıtmaya başlar hokkalar
Ayırır denizin kibrini bin parçaya ünlü keman
Donup kalır kadın şairler aşktan bahsettikleri zaman
Hatırlayacaksın
Hatırla hemen
Bizim eskiden
Nereli olursak olalım
İster oralı olalım yerli
İsterse garip yıpratık ağlaksı
1968’de yazdığı aynı adam şiirinde; “gözlerim nemli değil, gözlerim namlu.” diyen ismet özel, 1970’de yazdığı mazot şiirinde; “dikkat et hiçbir şey ıslatmasın namluları.” diyor. ağlatma beni demenin şaircesi.
' Kısa pantolon Paslı çakı Dizde kabuk kalmış yara, Kısa çakı Paslı pantolon Gözde yar ...
ben neden ismet özelin şiirlerini anlayamıyorum
Ben ismet ozerin Türkiye yi temin edecek bir şair kişiliğinin olduğunu düşünmüyorum. En azından küçük bir kesimi temsil ediyor. Ama hele hele İslam i bir düşünür vs şair olduğunu hiç düşünmüyorum. Bence halen arayışlarda. Belkide bazen ne dediğini bilmiyor. Laf kalabalıkları fena değil kulağa hoş g ...