Kuş damdan düşünce
sarişin bir yürüyüşüdür artik ölümün
bir yagmurdur açilan kurakliga
bir yagmurdur kulübesi nisandan
ve onun ayaklarina dolanan o gökyüzü
kansiz yüzleridir diri kuşlarin
Senin karanlığına kanat vuran yarasalar
başka bir göğe germişler kendilerini
yürekli savaşçılar olmuşlar
gemilerini yakmışlar ve silahlarını bilerken
kanlarına yansımış gece
Kargasa. Anilacak günlerim olmadi mi benim? Ayaklarimin
korkusuzca çiçeklendigi, silahima yapisip sabahin serinligini
bekledigim, kuzey gemileriyle sagir oldugum günler, sepet ormeyi unuttugum günler olmadi mi? Ey geceyi ve kahverengi
bir düzeni tasiyan ellerim! Yüzümün ugultusuyla sasirtin beni.
o karanlik ormani yangina vurun. Çünkü ben de kaçarken ardimda kalanlari yakiyorum. Ama iyi biliyorum yildizlari, ama
yildizlarin tanrilarin da üstünde parladiklarini, anilacak günlerimin gitgide yokoldugunu biliyorum.
Ne gümüş bir çocukluk ölümün mavi cinleri
uykusunda bıraktığı saçlarındaki yangın
o balçıkla beslenen saçlarındaki yangın
ona doğru uzanınca akşamın kanlı eli
sönmüş ateşlerini öptü tapınağımın
Sarardın üzüntüden, üç gün ağladın
baktım gözlerine şıçramış halkın gözleri
incesin
bardakta bir karanfile benzemiyor inceliğin
serçeler sekmiyor hayır, dudaklarında
ham demirden bir çanakta dövülmüş otlar olur
Hirliyim, böylece büyüyor baldirlarim ve boynumun öpülen yeri
iri bir kus kendini agartiyor koltukaltlarimda
geceyi hor görüyorum böylece gecenin bütün itligini
irkilip terliyerek bir erkek sesi olarak yatagimda
tanrim, Pekos Bil'im gözet beni
Ben halka bakinca gümüş tirnakli kisraklar
sirça kirpikli gelinler huylanir.
Ben halka bakinca terlenirim
yaslanirim tarlalarin gölgesine, tozuna
kirlenir gülkurusu mendilim.
Benim rengimle kim yarişabilir
1.
Bütün renklerimi siliyor dışardaki yağmur
derin bir bıçak izi olduğum için
artık beyaz bir yumruk gibi kaldım diye
hayatın karşısında
bütün kurnazlığımı siliyor dışardaki yağmur.
Köleler gördüm, karavaşlar
hayaları burulmuş bir adamın ayaklarını yıkamaktalardı
artık kelimeleri kalmamış fiyatları sormaktan
saçları taranılmaktan usanmışlar
sinemalarda saklanıyor kışın
yaz olunca denizin yalayışlarına
Mevsimlerin bizim âşıklarımız olduklarını bilmezdim
Bizi duysunlar için doluyorlarmış meğer etrafımıza
Koynumuzdan her geçişinde kendine yol edermiş bir mevsim
Ve gelirmiş sargımız kalkıverince uyarak çağrımıza
Ruhu saran zevklerden sözaçtı da nice yıldır nice insan
1968’de yazdığı aynı adam şiirinde; “gözlerim nemli değil, gözlerim namlu.” diyen ismet özel, 1970’de yazdığı mazot şiirinde; “dikkat et hiçbir şey ıslatmasın namluları.” diyor. ağlatma beni demenin şaircesi.
' Kısa pantolon Paslı çakı Dizde kabuk kalmış yara, Kısa çakı Paslı pantolon Gözde yar ...
ben neden ismet özelin şiirlerini anlayamıyorum
Ben ismet ozerin Türkiye yi temin edecek bir şair kişiliğinin olduğunu düşünmüyorum. En azından küçük bir kesimi temsil ediyor. Ama hele hele İslam i bir düşünür vs şair olduğunu hiç düşünmüyorum. Bence halen arayışlarda. Belkide bazen ne dediğini bilmiyor. Laf kalabalıkları fena değil kulağa hoş g ...