Ne büyük düşlerle,
ne tarifsiz ümitlerle
savurmuştu nasırlı eller onu,
Kasım ayının ayazında toprağa.
Hayaller kurulmuştu bile
.................her bir tanesi
En büyük arzularım
Ne kadar basittir bir bilseniz
Küçük bir sandalda
Göl artasında seyretmek sabahı
Bedenimi yatırıp toprağa
Dinlemek uysal dalgaları
Sesin alıp götürür beni
Bilemezsin nerelere
Yabancı olduğu yerler bile vardır
Tekdüze sandığın sesinde
Özenle düzdüğün sözler
Bir yaprak bilirim,
rüzgârları sığdırmış
Nice yıllar görmüş gövdesine
Ve dalgalar bilirim
Nice gemiler taşımış,
Yıllardır üzerinde.
Neler oluyor bize
Umursamazlık büyümüş içimizde
Aykırı fikirler tutup kesmiş
...ayrıldığı yeri.
Ve marifetle gülmüş bölündüğümüz için
Bizi bölenler.
Amacınız sevmek,
Seviyi öğretmek
Düşündürmek varlığımı
Beni benden iyi bilmek
Bize hayatı yaşatmak.
Mutlu bir hayatı karanlığı yırtarak.
Gülüşünü gördüm
Bütün ışıkların en kuvvetlisi.
Henüz çıkarılmamış istiridye incisi.
Kelimelerin dans ettiğini gördüm,
Bal rengi dudaklarında
Sonra ateşe dönüştü
Yol başlarında
Duruşun güven verirdi
Serinlik verirdi rüzgarsız dalların
Telaşla oynaşırdı yaprağın
Hep oradaydın yıllardır
Düşlerim ve çocukluğum büyüdü
Ve silahlarımız
Korkunç siyah namlusuyla
Utanarak korkuyla
İşte patladı minik yavrunun
Mavi gökyüzüne...
Ne dut ağacı kaldı geriye
Bu dünya bana göre değil,
Bak yüreğim
En eski gecelerde ki,
Yağmur kokan,
Çamur sokağı özledi.
Takvim yapraklarından,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!