Dün yolda yürürken sessizce
kimsesiz mahzun bir aşk gördüm
duruyordu boynu bükük öylece
az önce terk edilmiş gibiydi fikrimce
belki de firardaydı hain bir yürekten
bakındım umarsızca arayan birini
Gelmedi başıma
ne ayrılık ne de ölüm
kaybolmadım acılarda
tatmadım umarsızlığı
şimdi sevdan bir zulüm bana
Şimdi gözlerimde sevinç
yüreğimde bir deli sevda var
dudaklarımda ateşten sözler
duyuyor musun seni seviyorum
Saksımdaki umarsızca solan masum çiçek
darıldığım hayatın son mahzun bakışıdır bana
unuttum her şeyi yeni bir yaşamın peşindeyim
sapına kadar sevinçliyim bir kuş kadar mutlu
bitmeyen sevdalardan sürgün yüreğim artık huzurlu
toy bir yağmurun altında ıslanan bedenim dingin
Gelirsen hayatıma
konuğu ol sadece yüreğimin
hani her an gidercesine
alışma bana
alıştırma da kendine
yaşanır yaşanacak ne varsa
İşte ellerinde şimdi
al seyreyle yüreğimi
öksede zavallı bir kuş
çırpınan bir balık oltada
seyreyle yüreğimi gönlünce
çarpabilir mi artık coşkuyla
“Gidecek yerim yok yaşanmaya değer bir hayatım da”
Sibel Ünli
Öğrenciydi edebiyat fakültesinde
bir çocuktu daha yirmi yaşında
Samatya’da sahilde İstanbul’da
Babamın durduk yerde ağladığı yaşlardayım
altmış beş bahar gördüm artık katıksız bir hazandayım
karakışlardan geçtim güneş kadar sıcak yazlardan
hayallerim gerçekti gerçeklerimse hayal
yere göğe koyamadığım insanlardı
içime sinmeyenlerde
Sinemalar bilirdim şehrin ortasında
sahipsiz koltuklar kimsesiz localar
yalnızlık kuyruklarında ağlayan gişeci kız
unutulmuş aşkları anlatan filmler
sonsuz kederlerin tükettiği afişler
makinistlerin içinde mutsuz türküler
Soğuktu sert bir yağmur yağıyordu
sırılsıklam sana ıslanıyordum
Asmalımescit’de arka sokaklarda
eski bir binadaydık üst kattaydık
salaş bir yerdi kalabalık değildi toplasan on kişiydi
Sevim vardı Agop vardı bir de ben vardım sen varamadın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!