ölümle amansız vuruşan kahramanlar
kah devasa rüzgarla doldurdular yelkenlerini
kah bir duvar kağıdına çakılı kaldı gözbebekleri
hayalsiz ve emelsiz yaşlanan çiğdemler anlattı
kış gecelerinde yere düşen karların hikayesini
geri alınmak üzere verilmiş hayal zamanları
eledi durmadan dinlenmeden on beşlileri
dolunayların puslu ışığında ketenleşen düşünceler
bazen kutlu çağlarda
on sekizin gözlerinden gülümsedi hayata
bir zaman
kaldırımlarıyla sarmaş dolaş gecelerde
yürekleri teslim alan kentlere yazgılı
kahırların inzivasında
unutan başlarda duman
tutulmamak için
verilen sözlerin şakağında yağmur
kalbi buruk anılarda
sökmez oldu şafaklar
düşler eskidi
gülüşler soldu
özlemlerin yitirildiği yerde
gecelerin ilmeğine suç ortağı oldu
ayrılığa mezar kazanlar
hep yanlış badeleri yudumladılar
matemli hayatlar topladı
poyraza karşı söylenen cümleleri
yalnızlıkların deruni kalabalıklarında
kentin küskün ağaçlarına ayazlar yazıldı
sancıların köhnemiş acılarını dindirebilmek için.
acemi kuşlar kondu bahtlara
iklimlere mağlup sahralarda
son buldu en güzel yolculuk bazen
eski sözler yeni nağme diye yazıldı
çiğnenmiş bahçelerdeki karanfiller ağladı
gece gündüz
tam kalbinden öperek şehri
ümit indi gecelere
Rabbinin sıcacık hitabıyla içi ısındı insanın
üşümesi geçmeye yüz tuttu kalbin
enis oldu varlıkla
tanış oldu sonsuzlukla
kendisine alıştı
içinin cevherini avuçlarına aldı
dil dökmeye değer olduğunu gördü
kur’an’ın aynasında
hitap çiçeği açtı hüzünlerinin dal uçlarında
yüzüne tebessüm sindi
daha neler neler …
oldu …
ve olmakta…
insan diye var olmanın yolu açıldı insana
dünya darlığını aşacak genişlikler göründü gönlüne
kainatı kitap diye okutan idrak indi aklına
yırtıldı anlamsızlığın karası
kainatın yüzüne anlamın aydınlığı saçıldı
anlam arayan niteliği iade edildi insana
okuyan diye yeniden yazıldı adı
yeryüzü sürgününden çıkacağını haber veren
nur değdi alnına
umut göğünden yıldızlar indirildi ufkuna
bu kadar çok güzelliğin
tek çünküsü kur’an oldu
insanların arasına müjdeleyen
bir elçi indi hira’dan
insana insanlığı indirildi.
olmazlar oldu
imkânsızlıktan imkanlar doğdu
kaderi hayra döndü insanın
niye geçsin ki kadir gecesi
yeryüzünde kalıbı sıkışan insana
kalbiyle de var olma seçeneğini bahşeden
her ümitli gece
kadir gecesi
akışı değişti vaktin
zaman nehrinin çağıltısına uğradık
beyaza köpüklendi gün
sessiz bir huzurun kalbine indi telaşlarımız
eşyanın külleri savruldu
varlık tazelendi
lokmalar yenilendi
yudumlar inci beyazına boyandı
kazındı renkleri eşyanın
asıl boyasına kavuştu
nimet diye görünür oldu
artık bir mahcubiyetle oturuyoruz sofralara
yutkunuyoruz suyu
ve ekmeği gördükçe
sadece Allah’ın adıyla dokunuyoruz verilenlere
bismillahı
nefes nefes söyleyen dillere döndük
vaktin şeffaf eşiğinde
inci gibi diziliyor nabzımız
toprağımız karılıyor yeniden
fıtrat tarlamız kazılıyor
adem yerine konuluyoruz
muhammed Mustafa (sav)’ya
yoldaş kabul ediliyoruz.
dudağımız sustu
dünya ötesi sevdaların kanatlarına
dokundu nefeslerimiz
çekildi ayağımızın altından dünya cezbesi
kalıbımızın tutunduğu köklerden koptuk
kalbimizin gök çekimine tutulduk
yeniden ruh üflendi gövdemize
dünya ufkunda ötelerin doğumuna
şahit olduk
bir ramazan boyu.
redfer
Kayıt Tarihi : 29.3.2025 00:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!