Gece demez gündüz demez,
hep çalışır Mamoş dayı.
Êle verir kendi yemez,
aç dolaşır Mamoş dayı.
bineksiz gider yaylaya,
Bin bir özlem umutla
Ağlayarak doğarız.
Emekleriz yürürüz
Oyunlar oynar koşarız.
Aşık oluruz severiz seviliriz
Mutluluk daim olsun diye
Sormuşlar bir gün şanssıza
“baht mı istersin taht mı verelim”
Boynunda kolyeydi zaten kara bahtı,
Tamah işte o an seçmiş sarayı tahtı.
Kara yazılmışsa kaderi ne yapsın köşkü sarayı
Yüreğinin en kuytu yerinde,
Küçücük bir zaman diliminde
Yolcuyum konaklıyorum.
Kiracıyım anlayacağın
Kalbinin bir köşesinde.
Yer:Mercan yokuşu,
Mevsimlerden kış,aylardan Ocak.
İstanbul soğuk, İstanbul ayaz,
yer gök dondu donacak...
kar yağmış sokaklara,
sevda gecelerine,ağaran şafaklara.
At ile eşeğin fazla farkı yok,
Eşeğe çul takılır ata da eğer.
Çalışır görünür at hep ara sıra,
Aslında tüm yükü eşekler çeker.
Gün boyu cefayla çalışır eşek,
Asgari ücretimiz ev kirasına yetmez
İşverene bakarsan harca harca hiç bitmez.
Aldığımız üç beş kuruş on gün bile gitmez
Halinden memnun herkes kimse şikayet etmez …
Uyut çeşitli melodilerle seyreyle eğlenceyi
Öğüt ile tekbirden anlamaz gönlüm,
Yeni bir sevdaya dikti gözünü.
Çıkardı ambardan savaş zırhını
Bağladı sadağını,okunu,gürzünü.
Aldı kılıcını savaşa çıktı,
Kuklalar yine sahnede hüneri çoktur,
Bolca alkışlanır alkışlar toktur.
Asıl marifet ipi çekende,
Çünkü kuklaların hiç beyni yoktur.
İp nereye çekilse oraya gider,
Hayat evcilik oyunu
Her rolde ben oynuyorum.
Bazen beyaz atlı prens
Bazen kulede mahkumum.
Bir hayal perdesindeyim




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!