Bir şarkıydı, ilk duyduğu günden beri,
"Gecenin tam üçünde" ansızın gönlüne düşen.
Tenime değmemişken henüz parmak izin,
Ruhunu kış yıldızları gibi özleyen,
Bir parça ışığında cenneti gören,
Sanki bir bal… Peteğinde gizlenen.
Çıkmıyor kalbim yerinden,
Geçmiyor acısı, üzerine bıçak değmeden…
Nasıl tutunmuş bedenime bilmiyorum,
Yok mu, canımı almak için bana yardım eden!
Kabir azabı desem, değil ki bu,
Kalbim bir kez daha atmaya başladığında
İlk senin siluetini gördüm kısık gözlerin karşısında.
Sen benim ilk sevdiğim kız değilsin,
Son arzuladığım kadında…
Beklide buydu seni farklı kılan hayatımda…
İlkbahar, ilk kokuyla gelir buraya.
Ilık meltemin içindeki çiçek kokusu,
Birde muhtemelen börtü böcek uğultusu,
Artık gün, dün gibi doğmaz…
O kızıllık başka kızıllıktı, bu başka,
O şiir başka şiirdi, artık bu şair başka…
Sen beni terk edemeyeceksin...
Ne kadar uzağa gitsen de,
Geçen zamanlar ne kadar eskise de,
İstesen de istemesende;
Sen, beni, terk edemeyeceksin.
Bıçağı yine bıraktım elimden.
Önce kalemi almalıyım dedim içimden;
Neden, niçin gibi önemsiz suallerin yanıtı yüzünden.
Evet, bir kez daha karar verdim, bu kez kalbimden.
Sadece konuşurken yanımda olmandan hoşlanırdım,
Seni Sen Yapan
Ben değildim, bir damlacık meleğim;
Seni sen yapan şiirlerimde, ben değildim…
Bazen mis kokusu ciğerlerime dolan bir çiçekteydin,
Bazen de ateşte kavrulan kahve taneleriydi gözlerin.
Sen hiç gökyüzüne düştün mü gece vakti,
Oldu mu hiç, sonsuz bir boşluğun seni çektiği,
Kalabalıklar arasında ki yalnız bir ruhun, ömrünü tamamladığı gibi.
Zifiri lacivert içinde, küllerin sardığı yıldızları seçmeye çalışırken,
Ne denge, ne tutunacak bir dal var, gökyüzüne savrulurken.
Ellerimde sırçalar…
Neye dokunsam kırılıyor bugünlerde
En sevdiğin şişemden tut,
Rakı bardağımız bile ufalandı elimde.
Sandım ki dün gece
Bazen yalnızca O’na çıkar yollar
Başka birinin tebessümü
Üzerinden salınan bir güvercin
Bulutların arasından sızan güneş
Bazı şekiller, seni anlatan, fincanın içinden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!