Gül diyemem güller solar
************************
Bak aleni elde resmin
Nakşetmiş bu gönle ismin
Güzel insan yoktur tasmın
Gül diyemem güller solar
yıllardır yüreğimi yakan ve yokluk yüzünden mecbur olduğum hasretliği
anlatmaya çalıştım
40 yıllık bir maceranın yürek üstü yaralarını taşıyan bir insan olarak
kaleme sarılmaktan başka ne yapabilirdim ki?
Terki viran olmuş vücudum şehri,
Kırk dört yıl beklemiş şarap gibiyim.
Halimi ne sen sor ne ben söyleyim,
Yıklımış her yanı harap gibiyim.
Ağardı saçlarım dünden bu güne,
Bam telini kırdı gönül sazımda,
Mızraba dargınım saza dargınım.
Zemheri yaşadım ömür yazımda,
Bahara dargınım yaza dargınım.
Düşürdü ayazı bahtıma, sıngın,
Silah ekonomisiyle ayakta duran, bizim gibi az gelişmiş ülkelerin sırtından geçinen ve asalak bir ülke olan Amerika, dünyaya sattığı eroin, esrar, morfin ve silah gibi insanlık ayıbı olan şeylerle dünya hakimi bir ülke olmaya devam ediyor, bunların yanı sıra çeşitli ülkelere kendi sanayisini kurma hakkı tanımıyor. Bizi ithalata ve tüketici olmaya bağımlı kılan Amerika özelleştirme kapsamı içinde ülkemizde sadece hazır şirketlere ortak oluyor yani bizim gelişmemize önayak olacak bir tutum yerine bizden götürme çabası içinde ve de bunu çok iyi bir şekilde başarıyor. Ölü yatırım ihtiva eden bu yatırımlardan elde ettiği kârı ve geliri kendi bankalarına yatırıyor, yani yeni silahlar ve uyuşturucular üretmek için bizi de bu oyunda figüran olarak kullanıyor…
Ülkemizde yatırım yaptığını söyleyen Amerika ülkemizin dört bir yanına ciklet fabrikaları açıyor , ve ülkemize kendilerinin geleneksel kültürü olan ciklet ve pop kültürünü yayıyor,yani tüm bunların yanı sıra bize ve her gittiği yere kan ve gözyaşı götürüyor.Bizde Amerika bize demokrasi getirecek hevesleri taşıyor, buna bel bağlıyoruz.
Ulus devlet miyiz acaba? Yoksa göbek bağıyla bağlı bir yarı sömürge miyiz? Bunu görmek için ekonomist,siyaset bilimci yada tarihçi olmamız gerekmiyor.Ülkemizde bilimsel çalışmalar yapılıyor mu,
Yada ne kadar yapılıyor? Kendi enerji, ağır sanayi, uçak otomobil,tranvay fabrikalarımızı kurup işletebiliyor muyuz? Hayır; peki ne yapıyoruz kocaman bir hiç
Tarım ülkesi olan Türkiye bugün, üretebilmesine rağmen buğdayını, mercimeğini, pirincini vs. başka ülkelerden almaya zorlanıyorsa bu demokrasiye ve bağımsızlığa hakim olmak mıdır yoksa günbegün hakimiyetin elden çıkması mı demektir. Bunun cevabı yukarda saydığım şeylerin kendi irade ve yetiyle her şeyi kendimizin üretmesidir, daha doğrusu ürettirilmesidir. Bugün ki içinde bulunduğumuz durum gayet somut ve belgelerle,yaşanmışlığıyla, yaşantımız da mevcuttur.
Haaaa Amerika’yla aramızdaki durum böyle de Avrupa’yla farklı mı? Hayır Yıllardan beri süren Avrupa hayranlığı ikinci bir Amerika değil midir? Peki, ekonomik ve kültürel bağımlılık değimlidir?
Şu alemin hırkasını
Ördüm işte gidiyorum
Kaf dağının arkasını
Gördüm işte gidiyorum
Ben olmadım ben içinde
İnsan olmak asıl icap,
Edep, haya dilde hicap,
Arsız canlı nedir acep?
Sormalıyız kendimize.
…………Ar örmeli bendimize.
Fikir vermek ile akıl pay olmaz
Kendini bul dostum erdemin olsun
Yitik bulunursa emek zay olmaz
Erdemi bul dostum her dem’in olsun
Okumak ve bilmek sabır işidir
Yüreğime asmıştım düşürdüm gözlerimden
Aramayacak gözüm her izimi sürsen de
Ayak bağı olmuştun çözüldün dizlerimden
Haz almaz artık özüm yüzüme yüz sürsen de
……………………….Seni unutacağım her zerreme girsen de
Her görev bir ibadettir derim ben,
Hak yoludur sevgi yolu biçarem.
Benden illa ibadet mi beklersin,
Ereğimde sevgi var ya biçarem.
Hak diyoruz insan hakkın seridir,
Sevgili ilhami hocam,Ustam,Ozanım,Can Dostum.
Çırağın olabilmek bile bence onurum olurdu.
Kimseye yaslanmadan
Ona buna seslenmeden
Emeğiyle yaşamıştır
Haram lokma beslenmeden.
Demekten başka bir şey bırakmamış güzel dostların yazdıkları yazılarda bizlerin de yerine.
ortak bir candost yüreğin sarması bu
çok güzel anlatım
düz yazıdada varsın can insan yaşadıklarını anlatması yazı diliyle daha bir başka özel güzellik.
sevgiler yüreğinin saflığı gibi hep çağlasın dizelerin anlatımların.
sevgli dostumuz İlhami'yede dost saygısevgiler.ikinizi ...
HARAMİ DERE 1
Bu günüm yaşadığım diğer günlere hiç benzemiyordu. O gün yürüdüğüm yollar da ayağıma batan çakıl taşları canimi acıtıyordu. Kim bilir, belki de bana öyle geliyordu.
Sabahın ilk ışıklarında deniz dalgasına yansıyan yakamozlar eşliğinde bir kaç balık teknesi ve balıkçı olta ...