Saçlarını rüzgara bıraktığında,
Sana bir serinlik gelirdi ya,
İşte o bendim manolyam...
Gözlerin yıldızlara bakarken,
Kayan bir yıldız görürdün ya,
Göçüp gideninlerin ardından,
El sallayan hep sen olursun.
Leyli, gidenlerin yaralarını,
Kalbinden söküp atamazsın.
Leyli, boş hayallere kapılma,
Bir tünel düşün!
Kıvrım kıvrım,
Uzun, ince, dar.
Bir adam düşün!
Ekmek parası için,
Şimdi o makberi,
Kim çağıracak?
Kim okuyacak selayı?
Sevgiliden başka.
Ölümle kim kıyacak?
Sana aklımı veriyorum,
Sevgili Lavinya.
Hiç bir şeyi
Benim kadar,
Düşünmeni istemiyorum.
Ademim aklı fikri yalanla dolanda,
Zeytinyağı gibi, hep üste çıkacak.
Bilmez ki, doğrusu, yalan olacak,
Çıkarttığı yangın kendisini saracak.
İş bilen ademin ağzında bir sakız,
Kuşlar, sizler duydunuz,
Kanat çırparak uçtunuz.
Bizler haberini beklerken,
Sizler o sese vuruldunuz.
Kuşlar, size gökler mavi,
Kimse bilemez,
Kimse anlayamaz,
Dirhem dirhem artan,
Gönül yaralarımı.
Solmuş yapraklarım,
Ateşlerde kor olmuş umutlarım,
Anlayıp çabalar göstermek yerine,
Kaybetmek adına ne varsa yaptık.
Benliklerimize zulum olmasın diye,
Dost bildik onu, o ne dediyse yaptık.
Zamansız yakalandık acı rüzgarlara,
Kılı kırk yararınca düşünceler,
Kırklarda da hayır vardır deriz.
Kırk dereden su getirince,
Kırk senede bitiremeyiz.
Bir delinin kuyuya attığı taşı,
Kırk akıllı olsak çıkaramayız.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!