annem’e...
hani saçlarımı yıkadığım o dağ sarnıcındaki rutubet kokusunu alnıma sürdüğüm günden beri, mutlak bir nemin bağıl telaşı içerisinde kıvranmaktayım… coğrafyam küle karmış, serapta gözlerimden damlayan muson yağmurlarına adanmaktayım. hangi kavmin ilahi ezberidir bu okunan ezanlar ve hangi suskunluğun döşümde bıraktığı ayettir gözlerin. yok, bu böyle olmayacak… yatsıya müteakiben kılınız namazımı, teheccüd bir acıyla sol omzumun kanında boğulmaktayım. kapa ışıkları anne… sen de en az okuduğun masallar kadar yalansın. ben özümün realitesinde, iblis teranesinden yansıyan yasadışı günahlarımın rüzgârında boğulmaktayım…
Bir deniz bekliyorduk. Duvara çarpıp ölmesi gibi
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem
Devamını Oku
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem