Gidiyorum bir kervan muammasında düşlerimin,
Yollar uzun,
Yollar pıtraklı,
Bir ses var göğe doğru çınlayan,
Kulaklarımda korkulu,
Göğüsümde sancılı...
Hâlâ aklımda dipdirisin,
Gönlümde kor gibi,
Fikirlerimde ince bir dal gibi,
Gözlerimde kamaşan güneş gibi.
Artık sensizim ha sevdiğim?
Demek artık dokunmayacak kahkülün gözlerime.
Yitik sevdam öksüz ve yetim kalacak.
Birlikte gezdiğimiz sokaklar kimsesizliği tadacak.
Ayrılık ne yaman şeymiş sevdiğim.
Ölümlerden bir ölüm imiş.
Ay bürünse tüm ışltısına,
Yıldızlar yansa büyülü alevinde.
Çehrene bir dokunsa ülfet için rüzgarlar,
Gök yarılıp şimşekler aksa kirpiklerinde.
Ay uzatmış ışıldayan yanağını,
Gök yüzü yine bir bilinmeze gebe.
Yıldızlar koşarak kaçışıyorlar gizlice,
Saklanmış korkulu yalnızlığın içine.
Bir hâl var bu gece.
Ey sevdiğimi ellerimden koparan kader,
Ey gecelerimi zindana çeviren keder.
Gitmeli buralardan, bir bilinmezin içinde kaybolmalı,
Kayan yıldızlara özenip, bir muammaya karışmalı.
Gitmeli buralardan, hazan yağmurlarından kaçmalı,
Mevsimlerin hüzün yanına bir çare bulmalı.
Hayat denilen şey;
Birilerinin umutsuzca bekleyişi,
Birilerinin umursamazca gidişinden başka ne ki...
Bu dünya yaşamaya değer mi?
Zaman zaman bu soruyu sorarken buluyorum kendimi.
Hayat nedir?
Yaşamın anlamı ne?
Yürüdüğümüz yolun ucu nereye varıyor?
Bu gidiş nereye?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!