Duydum duydum duydum ne dediğini duydum sevgili günlüğüm✍🏻
Ağzımıza bir parça Erzurum balı çalacak, sabahtan beri bekliyoruz dediğini duydum işte az önce…
Haksızda değilsin, gel gör ki; bir yazıyı bitiriyorum çamaşır makinesini açıyorum, oturup ikinci bölümü yazıyorum ardından öğlen olmuştu değil mi yemek saati…İkinci ve üçüncü bölümün arasında yani öğlen yemeği sonrasında kara lahana dolması sardım mutfakta ayakta…
Yaaa gördün mü; neden yiyemedik hep birlikte Erzurum balını, yazacak çok şey de olunca inşAllah bugün bitirebiliriz bu konuyu diyerek inceden bir terlemeye başladım doğrusunu istersen, hem de cam açık her ne kadar aspiratör çalışsada kara lahana dolması pişerken evede biraz yayıldı mutfağa girip çıkarken kokusu… Aramızda kalsın canın çekmesin ama bir güzel olmuşki dolma sorma. Dışarı koşuşturmam olmayınca bugün hücrelerim yenilendi seninle; sanki gençleştim, çocuklaştım, sonra hüzünleneceğiz ardından hüznü geride bırakıp sevineceğiz de elbette ilerleyen satırlarda…
Dereotu ve maydonoz çok severim etli dolmada sevgili günlüğüm✍🏻 damak tadıma uyuyor herkes sevmeyebilir. Gel gelelim yeryüzünde damak tadımla uyumsuz bir meyve var ki az önce içimi alladım, pulladım gözlerimi aman Yarabbi ne güzel bir elma dedim. Yemeden önce övgüler yağdırırken elmaya hayatımın en iyi yalan söyleme rolünü üstlendim sanırım. Pazarcı nasıl güzel dizmişti elmaları öyle hımm hatırla bakalım Perşembe pazarında deveci armudunun yanında… Göz alıcıydı her biri. Pazarcı bey elma çok güzel deyince ıyy elma hiç sevmem dedim. Yüzünüz ne oldu öyle deyince sevmiyorum değil hiç sevmiyorum bu meyveyi dedim. Ne yaptı ne etti bilmiyorum sanırım hipnozla bir kiloda toplam üç elma içersindeki şeffaf poşeti verdi elime diğer sebzeler ile elmanında ücreti öderken iyi de dedim ee bu elma ıyyy diyordum paraları sayıp uzatırken. Pazarcı satıcılığının zirvesini yaşarken ben nasıl oldu da elma almıştım. Ne yalan söyleyeyim, sanki büyücünün Prenses’e uzattığı zehirli elmadan geri kalmayacak kadar iri sulu ve yer yer kırmızılıkları vardı elmanın, birde zehri yoktu elbette.
Yol boyunca bu elmaları nasıl yiyeceğim derken yemin etsem başım ağrımaz greyfurt’u daha çok seviyorum elmayla kıyaslarsak.
Bugün iki kere antrenman için randevu aldım ve iptal ettim sevgili günlüğüm ✍🏻
Ne iyi etmişim aferin bana… Seninle bir arada olmak dünyalara bedel…
Oh bee, kalemi elime aldım ve kendime geldim şükürler olsun.
Ağlıyordum hastaneden çıkarken hafif yokuştu yolu; sonrasında sahile kadar süzüldü yaşlar yanaklarımdan.
Tokat yemiş gibiydim, kendime iyi bakmamış mıydım!? Aklımdaki tek soru buydu!
Kalbimi soruyorlar bana
Kalbimi... eşittir yüreğimi
Elim yazabilir
Dilim söyleyebilir
Yüreğim kendini anlatabilir mi?
Kadın mı Kadın
Yağmurlu sıradan bir akşam-mıydı
bu akşam İstanbul ?
Geçen yıl Nisan ayını anımsatan rüzgârı olsada, ince narin düşen damlalar, can yakmıyor hisler konduruyor, uyanışı temsil ediyordu nazarımda..
Taze gelin beli kıvraklığı ile kâh es geçiyor bedenimi,
Birlikte yaşlanabilir miyiz
Sevgili Günlüğüm lütfen lütfeenn ✍🏻
Bu yaşa geldiğimiz on yıllar dolu aylara, günlere bakınca ne kadar da şanslı olduğumuzu görüyorum ve her defasında yeniden yeniden şükrediyorum. Sen de şükürler ediyor musun birlikteliğimize?
Evet dediğini duyuyor gibi değil, duyuyorum adeta. İçimdesin, yüreğimde öyle bir yerdesin ki kimsenin çalamayacağı kapıların berisinde. Kalemi elime aldığımda ise heyecanlanıyor yanımda beliriveriyorsun. Seni gidi şirin huzurlu kimlikli şey seni.
Kimsenin etlisine, sütlüsüne karışmayan ağaçtan yapılmış siyah bel destekli sandalyede hemen şuracıkta işte, şuracıkta oturuyorsun farkındasın değil mi? Senin dönüpte sandalyeye bakan gözlerini yerim yerim💫
Kendini görmek mi istiyorsun şimdi?
Nasılını, nedenini bilmem;
Gece olunca,
Sıyrılıyor ruh bedenden;
Şiirler kopuyor yüreğimden,
Yetişemiyorum...
Merhaba Sevgili Günlüğüm✍🏻
Ne güzel bir gün, bugün. Bizim için ne kadar özel.
Çiçeği burnunda taze gelin edasıyla, yeni bir yaş daha kollarını açtı kucakladı tüm görkemiyle bizi şükürler olsun. Yolumuz güllük gülistanlık inşAllah.
Dün, bütün gün rahmetli anneciğimi ve anneciğimin bana olan hamileliğini düşündüm. Acısına ortak oldum. Annemi çokça özlediğimdendi sanırım bu duygu.
Sonra işte ak saçlar ile kara saçlar arasında bir ayrışma, bir sürtüşme yaşandı diyeceğimi düşünmüş olabilirsin
sevgili günlüğüm✍🏻 ikinci bölümü dikkatli okuduysan, ama yok olmadı…
Sulh içinde yaşıyorlar, ne de olsa ak saçlar başımın öz be öz sahibi.
Kuyruğunu kıstırmış kedi gibi kimi zaman siyah saçlar…
Kimi zaman şımarık; tanıyorlar kokusundan boyayı… Az da olsa ak çıkan saçlara istinaden o boya buraya gelecek diyerek mağrur ve kibirli ayak vuruyor, diş biliyorlar aaaaa gördün mü sen sevgili günlüğüm ben de yazarken, sezdim sizi gidi, sizi gidiler.
Kalbimin ortasına hançer saplanmış gibi;
Ne içerideyim,
Ne dışarıda..
Gecenin üçü olmuş neyin derdindesin kalem desem, seslensem kalemime; gölgenin, cevabını verecek diye endişe etmekteyim!
Sen gölgeni gördün mü hiç sevgili günlüğüm?
Efendim?
Hayır mı?
Üzülme göremediğin için emi,senin gölgen kalemim…



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!