Tardiyye
Hoş geldin eyâ berîd-i cânân
Gel ver bana bir nüvîd-i cânân
Cân ola fedâ-yı ıyd-i cânân
Bî-sûd ola mı ümîd-i cânân
Yârin bize bir selâmı yok mu
Bursa'da eski bir cami avlusu,
Küçük şadırvanda şakırdayan su.
Orhan zamanından kalma bir duvar...
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar
Eliyor dört yana sakin bir günü.
Bir rüyadan arta kalmanın hüznü
Devamını Oku
Küçük şadırvanda şakırdayan su.
Orhan zamanından kalma bir duvar...
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar
Eliyor dört yana sakin bir günü.
Bir rüyadan arta kalmanın hüznü
zamanı hissetmek, meselenin özündeki olgunun; tanımınıda yapacaktır bize. öyleyse için bakalım çaylarınızı galatanın efsunlu hanelerinde.. dokunun tıkırtılı parke taşlarına.. ahşabın ve selvinin kardeş homurtusunda.. uzanarak boğaza.. suyun altında titreyen balıklara; kurnaz martıların selamını söyleyin .. cananımın hasretime düşüreceği o gölgeyi fısıldasın yarenler .derken bir telefon çalar; mekanik bir sesin çığırtkanlığında.. erir vuslata karışmış gölgeler.. bir rüya abidesini diker zamanın ruhuna.. kanayan imgeler galibe selamını sunar..ve şiir severlere..
Bir bendini yitirdik mi şiirin???
“Çıkdım ser-i dâra hemçü Mansûr
Âvâzım ezân-ı nefha-i sûr
Gal kıldı gülûmu şâh-ı mansûr
Oldum sipeh-i belâya mahsûr
Ol pâdişehin peyâmı yok mu”
Bu beşliyi göremedim!!!
Kızsa da ehl-i salip,
Bu galip, bizim Galib!
Nefsine mağlup olan,
Sadece sözde galip.
'Şeyh Galib' merhum bizim atalarımızdan bir şairdir ve günahıyla sevabıyla tarih sayfalarında yerini almış meşhurlarımızdandır. Allah(cc)taksiratını affetsin.
Şiir hakkında menfi, müspet epeyce yorum yapılmış, Ben şiiri yorumlamak yerine şiire yorum yazan bir kardeşimizin(Fatih Yavuz Çiçek) yorumunda ki temas ettiği ve tüm ehl-i tasavvufa isnat ettiği, Vahdetü-l vücut mevzuuna temas edeceğim.
Vahdetü-l vücud mesleği bütün ehl-i tasavvufun tercih ettiği bir görüş değil, Muhyiddin-i Arabi'nin ihdas edip bir kısımların tercih ettiği bir nakıs meslektir! 'Enel hak' diyen mutasavvıf ta bu yanılgıya düşenlerden birisiydi! Doğru olan,' enel hak' değil, ' minel hak'tır!' Yani, ben de Allah(haşa)ın bir parçasıyım yerine, ben de Allah'ın bir kuluyum demektir. Ehl-i sünnet uleması bu yanlış mesleğe itibar etmemişler ve reddetmişlerdir. Kabul edenler ekaliyette kalan bir kısım ehl-i tariktir ki, rasih ilim erbabı olmayanlar dan müteşekkil bir gurupçuktur! Bu mesleğin ne kadar yanlış olduğunu öğrenmek isteyenler Bediüzzaman Said Nursi'nin Mektubat isimli eserinde ki Telvihat-ı tis'a bölümüne baksınlar, detaylı ve tashih edici izahları orada göreceklerdir.
Herkese hayırlı çalışmalar.
HOŞLANMAYA DAİR
Deli deliden hoşlanır
İmam ölüden!
Ben şiirden hoşlanırım,
Uçmaktan hoşlanırım,
Memuriyetten hoşlanmam!
ORHON MURAT ARIBURNU
Şiirin elbette bu şiirle fazla bir ilgisi yok..Ancak yorumlarla bir ilgisi var..
Memur , amire bağlı olan , amirin emri altında olan , amirden emir alan demek..
Amir kelimesi de sadece müşahhas (somut) bir hüviyete , kişiliğe karşı gelmez..Mesela kanunlar da amir hüküm niteliğindedir..
Şiir memurları sevmez, şiirle ilgilenenler de...Hatta onlarla işi olmaz.
Gerçek şiir dünya görüşleri ile yani felsefe ile ilgileniyorsa bilin ki selam durmak için ilgilenmez..İllâ ki orada daha önce görülemeyen bir eksikliği ,bir boşluğu ,bir baskı hatasını ,bir temel yanlışı bulmanın peşindedir şiir.
Şiir için içe sığmaması halidir.Şiir ruhun bedene sığmaması halidir.Şiir bilincin bilinen doğrulara sığmaması halidir.
Şiir sıradan tartışmaları önüne bir kemik gibi atılan tartışma konularının tartışılıp tartışılmamsı gerektiğini yargılamakla başlar işe..
Şiir, akılı ,sinsilik , toplum mühendisliği, kitleleri salak yerine koyup belli bir menfaat doğrultusunda yönlendirme anlayışına isyanın adıdır..
Aklın, duygu atına binerek eski halini yukarıdan seyretmesi işidir şiir..
Şiire gelen akıln illa ki yüzü pembeleşir..mahcup olur eski katı halinden hicap duyar.
Eski nedir ve eskimeyecek olan var mıdır?
Her geçmiş olan şey eskimiş midir?
Osmanlı iyi midir kötü müdür
Abdulhamit ulu hakan mıdır kızıl sultan mıdır
Lozan hezimet midir zafer midir?
Köy enstitüleri yarar mı getirmiştir zarar mı?
İlm ü hilaf ı cedel düzeniyle sürüp gitmekte hayat diyor şair..
zıtların mücadelesine dair hayat..
Ama şair kah zıtların her ikisini de tokatlayandır kah bağrına basıp kucaklayıp onlarla birlikte ağlayandır.
Namık Kemalle magosa zindanında , Abdülhamitle silivri sürgününde ağlar.
İnsan aslolandır..
Yorumcularla ilgili söylemek istediklerimden vazgeçtim..Şiirle ilgili ise duygularımı geçen yıl yazmıştım..
Yılın aynı gününde yayınlanması sanırım antoloji yönetiminin bir teknik hatasından kaynaklanıyor..Tahminim günün ilerleyen saatleride değişecektir..Osman Tuğluya çevirideki başarısının yanısıra ve ondan daha çok edebiyata emeğe geçenlere dil din ulus farkı gözetmeksizin öykünmesinden dolayı teşekkür ediyorum..
Saygılarımla..
evet, rahmetle anıyoruz güzel şiirini okurken. demli çay gibi.
Bazı şiirler geçersiz para gibi bazıları da değerinden taviz vermiyor emeğinize sevap
03.01.2010.. Yani tam bir sene önce yine karşımıza günün şiiri olarak çıkan bu şiir altındaki, gayet olumlu ve objektif denebilecek, o yorumumu kendim sildim..iletirim.. Ve bu vesileyle şunu da ilettim ki benim öz atamı, ebemi-nenemi, dedemi, annemi ve babamı ve kanımı benden, kardeşlerimden, yigenlerim ve şimdiki kuşağımızdan daha iyi tanıyan olamaz!
Antolojinin bu köşesi icraatlarıyla, bırakın şiir tanıtımı ve günün şiiri belirlemeleriyle tarihten gelen şiir ve şairleri tanıtmayı ve edebiyatı, şiiri-şairi işlemeyi bir kenara..; bir kokmuşluğun, üretimsizlik ve bıkmışlığın, elemansızlık ve dalkavukluğun simgesi haline gelmiştir…
Burada ki yetkin şairlerden ya da üyelerinden ödenti alamadıklarından bu gidişle, arkadaşlık kurma sitesini de sollayıp, kendine gelir elde edebilmek için anasının ipliğini dahi reklamlayacak konuma gelmeye ve sizin benim gibi tarihiyle sanatıyla şiiriyle ciddi uğraşanların duygu ve şiir sömürüsüne ve bizleri bir birine düşürmeye devam etmeye kendini malesef mahkum kılmıştır…
Şiir ve edebiyat adına ..Bu görüntü ve çürümüşlüğün ortadan kalmasında iş bu vesileyle sorumluluğumu ifa eder, bu durumun kalkmasında da ne gibi sorumluluk varsa onuda hiç çekinmeden tarihimden gelen kültür-edebiyat degerlerim ve şuan-şimdiki ve gelecek kuşağımın aydınlık halk adına edebiyat üretimi adına ant içerim..
Bir kaç gün önce, bu köşede yorum yapmayacağıma sadık kalarak..; bu ileti şiire yorum değil.., bir sene önce ki yorumumu sildiğime ilişkin açıklamdır ve bitmiştir!
Saygıyla..
Serife_1985 hanımefendinin (cinsiyetinden emin olmadığımdan % 25 lik beyefendi ihtimalini saklı tutarak) söylediklerine katılmıyorum.Kültür de dinazorlaşır.Zira artık simya yok kimya var.
Sizin için -edebiyat değeri taşıyan yapıt- benim için felekten bir gece çalmaya kalkan dinazor iskeletiyle eşdeğer olabilir.
Şarap konusuna gelince; şarap yerine çilekli sütü tercih eden bendeniz için yıllanması hiçbir fayda taşımaz.
Gelelim şiirden yola çıkıp 'yıkılmadık ayaktayız' a uzanan kıvrak sıçrayışa..
Tarih bilgim ve görgüm kadar güvendiğim diğer bir özelliğim de sapla samanı iyi ayırabilmektir, kimse Osmanlı dönemini Türk tarihinden damıtmaya kalkmadı.
Osmanlı, geldi ve geçti, tarih sayfalarında yerini aldı, üstelik kâfi derecede.O dönemin benim tarihim olması, dönemin dilini, adetlerini, bilgi ya da edebiyat birikimini, kısacası ürünlerini, eleştiremeyeceğim anlamına gelmediği gibi %100 beğeniyle takip etmem gerekliliği arz etmez.
Yani; tarih tüketilmiş olanı, zevkse tüketilecek olanı ifade eder.İşte size sap ile saman :)
Fikret Şahin(yanıltan ışıklar) beyefendinin söylediklerine katılmıyorum. Zira kültür dinazorlaşmaz. Kültür olmayan şeyler dinazorlaşır.Edebiyat değeri taşıyan yapıtlar ancak şarap gidi olur. Yıllar geçtikçe değeri artar. İkincisi; Osmanlıyı aşağılayan düşünceler tıpkı şuna benzer; köyde doğmuş bir kişi kente gelince köydeki ana babasını aşağılar, özünü beğenmez. Sayın Fikret bey de bu duruma düşmüş sanırım. Türk tarihi bir bütündür. Türk devleti yıkılmaz sadece biçim değiştirir. Yani Osmanlıdan apayrı bişey değiliz. Selçukludan da ayrı değiliz. Hepsi de bir bütündür. Tarih bilgisi ve görgüsü olanlar bunu anlayabilirler. Kendisine iletilir.
Şiirden sonra hele bir de yorumları okuyum dedim kendi kendime ve ne yazık ki kendi yorumumla karşılaştım.
Bu; şiirin ,büyük ihtimalle bir kaç ay önce yine günün şiiri seçildiğini gösterir ki;bu da bize seçici kurulun seçimlerindeki yönünü ve hangi dinazorlaşmış bir kültürü; nasıl, tekrar tekrar sunarak aşılamaya çalıştığını gösteriyor sanki...(bu Osmanlı günlerinin güzelliklerini devamlı reklam eden,o günlere dönebilmek için ,elinden geleni ardına koymayan bazı partileri anımsattı mı size..? ) Sitede güncel ve TÜRKÇE ,harika şiirler yazan o kadar şair varken ,kültürümüzü ve dilimizi çeviri şiirlerden okumak zorunda kaldığımız günlere kalmak,saplantılı ideolojilerle site yöneten kişilerin eline düşmek varmış.. Site yöneticileri uyanın artık..! Yıl 2011 ve ilgi bekleyen ve bunu hak eden binlerce şair var bu sitede... 300-500 yıl önceki edebiyatla özellikle ilgilenlerin bunu internet veya kütüphanelerden rahatlıkla elde edebileceği bir çağda yaşıyoruz... Saygılar Fikret Şahin
Bu şiir ile ilgili 40 tane yorum bulunmakta