Kulluktan çıktık, vatandaş olduk sandık,
Biatlara büründük.
Tam Bağımsız Türkiye dedik;
Vurulduk, asıldık.
Bu ülkeyi iç ve dış mihraklara karşı savunduk,
Hep zindanlara doldurulduk.
Ağlayan duvarlara dönmüştüm,
Çünkü sen yoktun.
Yüreğimi nasırlar bürümüştü,
Tebessümün yoktu.
Sen bir ses verdin,
Geri geldi yüreğim,
Lapa lapa süzülüp yağan karda,
İçim ürperirdi, titrerdim bir başıma.
Yüreğimi unuttum Sultanbaba’da,
Aslında zahirimdi olan burda,
Aslım, bedenim kaldı Munzur’da,
Yani Dersim’de...
Ey kara gözlüm gidiyor musun?
Hani bir daha gitmeyecektin!
Gönül pencerem boş kalmayacaktı,
Perdesi çekilmeyecekti önüne,
Bir daha arkanı dönmeyecektin,
Gidiyorum demeyecektin.
Sararmıştı parmakları birer birer;
Tütündendi.
Çocukluğundan beri hep içerdi,
Bu berbat mereti.
Omuzları öne doğru çökük,
Sırtında kamburu yükselirdi,
Uzak zamanların sanal hülyalarında süzülüp giderken,
Meçhule giden bir kara sevdalı misali hüzün dolardı içim,
Girdiğim gönüllerin çelik kafeslerinde soluksuz debelenirken,
Bir sen aklıma gelirdin; ama biraz ümitsiz, kifayetsiz ve sensizdim.
Nice olmuştu yüreklerden kopup girdaplara sürükleneli,
Artık dağlarda dolaşan bir maralım var,
Yeşil vadilerde gezen bir yarim var,
Söğüdün yaprağına dolanmışım ey yar,
Yunus gibi dolaşır dururum ey gülüm yar.
Görür görmez vuruldum cemaline,
Sen eşsiz hülyaların esiri,
Ben kralların esiri
Sen duyguların açan kan çiçeği
Ben boynumu bükmüş küpe çiçeği.
Ben aymazlar diyarının bekçisi,
Devri devranın ölmez serserisiydim,
Hep dilek dilerdim ölümsüzlük otuna inat,
Yaşardım yüreğimde özlediğim sevgilerimi
Ayrılmıştık bir zamanlar ikimiz anlaşarak
Ama nafile,
Maviye çalardı gözyaşların,
Seni hüzünle andığım her anımda,
Hayalini kurardım yine senin,
Maviye çalan gözyaşlarının sihirindeydim.
Siyah güllerin tortusunda kalmıştı izin,
Yağmurun sağanağında süzülürdü hayallerim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!