Taşın iniltisi gönlümün kapılarını zorluyordu
Kumla çalışan saatlerin girdabındaydı hüzün
Suskular biriktiriyorduk kalbimizin kafesinde
Gökyüzü zamansız aşklara çağırıyordu ikimizi
Biz hıçkırık nöbetlerinde düşlerle uyanıyorduk.
Ölçüsüz sessizlikti masamızdaki, biz hep toktuk
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan