Kaç gece daha susarak boğulacaz bu uzandığımız yatağın kollarında? Kaç insanın üzerine toprak atacaz kollarımızla? Peki ya kaç kişiyi ekleyip kaç kişiyi daha silecez yolcusu olduğumuz yolun sonunda? Kaç bin sırla ölüp, kaç kişiyi ağlatacaz arkamızda?
Hiç, cevabı olmayan sorular, tatmin etmeyen dokunuşlar, yutkunarak nefes alışlar ve yürüyoruz çıplak ayakla dikenli yolların tam ortasında ve bazende kenarında. Fakat bunları kendime sormarmadan da edemiyorum, peki bu gün ben kimdim, ben kimim? Ne değiştirdim? Kimi sevdim, kimi doyurdum?
Hiç, kendimi bulmaya çalışırken birçok şeyi kaybettim, değişmedi değiştiremedim, sevginin sadece kolundan tutabildim, sarılamadım, doyuramadım aç yattım. Ve yine sormadan edemiyorum, sen kimsin?
Hiç.
I
Hüznüm; süngülü yalnızlıklara itilmiş bir Dersim gecesi,
açlığım; bir deri bir kemik,
sabrım; altı aylık unutulmuşluğuyla bir Bahçesaray'lı
ve korkum; yollarına sinmiş bir çakal
ya gidenler evin yolunu bir daha bulamazsa Anerka!
Devamını Oku
Hüznüm; süngülü yalnızlıklara itilmiş bir Dersim gecesi,
açlığım; bir deri bir kemik,
sabrım; altı aylık unutulmuşluğuyla bir Bahçesaray'lı
ve korkum; yollarına sinmiş bir çakal
ya gidenler evin yolunu bir daha bulamazsa Anerka!
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta